[align=center]
Varlık Felsefesinde Fenomenoloji Kavramı Nedir? Ne Değildir?
Fenomenoloji, fenomen üzerine gerçekleştirilen sorgulama ve araştırma çabasıdır. Fenomenoloji insan deneyimlerinin bazı bilimlerde yapılan nedensel ve nesnel açıklamalar yerine bunlardan bağımsız olarak betimlenmesini amaçlayan bir felsefe anlayışıdır. Bu anlayış fenomenlere odaklanmaktadır. Yani fenomenolojide amaç fenomenlerin özünü kavramaktır.
Fenomenolojiye göre fiziksel dünya herkes için aynı anlamı taşıyan, bireylerden bağımsız bir gerçekliğe sahip değildir. Diğer bir deyişle fiziksel dünya görelidir, insanların kendisine yüklediği anlamlara ve yorumlara bağlıdır. Örneğin fenomenolojiye göre anahtar, vida veya jant gibi şeyler aslında yoktur; bunların hepsi farklı biçimler verilmiş ve farklı işlevlere sahip olan metallerdir.
Örneğin; Afrikada kabile hâlinde yaşayan ve hayatında hiç anahtar görmemiş birine bir anahtar gösterip ne olduğunu sorduk. Bu kişi, anahtara bizim yüklediğimiz anlamları yüklemeyecektir. Onun için bu nesnenin bizim için olduğu gibi bir anlamı yoktur. Anahtarın bu kişi için var olabilmesi için bu kişinin anahtara bir anlam yüklemesi, anahtar hakkında bir yorum yapabilmesi gerekir. Dolayısıyla fenomenolojiye göre fiziksel dünya herkes için aynı olan bir gerçekliğe sahip değildir.
Bu görelilik durumu, toplumsal dünyada, fiziksel dünyada olduğundan daha belirgindir. Örneğin nehirler, çiçekler, kayalar, insanlar onları nasıl etiketlerse etiketlesin, nasıl nitelerse nitelesin vardırlar; yani insanlardan ve insanların sınıflandırmalarından bağımsız bir şekilde fiziksel olarak mevcutturlar. Ancak aynı şeyi toplumsal dünyadaki kavramlar için söylemek pek mümkün değildir. Mesela Yoksulluk ya da ceza gibi kavramlar, tamamen insanların belirli durumları tanımlayabilmek amacıyla anlamlandırmalarından, yani insanların yarattığı anlamlardan ibarettirler.
Yoksulluğun ya da cezanın var oluşu, gerçekliği, insanların bu kavramları algılamalarına, bunlara yükledikleri anlam ve yorumlara bağlıdır. Bu kavramların bu algı, anlam ve yorumlardan bağımsız bir gerçeklikleri yoktur. Nitekim aynı eylem veya durum birçok farklı şekilde yorumlanıp anlamlandırılabilir. Örneğin bir ölüm olayı kaza, intihar, cinayet, ecel gibi çok farklı şekillerde yorumlanabilir. Ya da bir insanı öldürmek, bazı durumlarda suç sayılırken bazı durumlarda bir mecburiyet, hatta bazen bir kahramanlık olarak yorumlanabilir. Bu durum, insan bilgisinin göreli olduğunu göstermektedir.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align]Varlık Felsefesinde Fenomenoloji Kavramı Nedir? Ne Değildir?
Fenomenoloji, fenomen üzerine gerçekleştirilen sorgulama ve araştırma çabasıdır. Fenomenoloji insan deneyimlerinin bazı bilimlerde yapılan nedensel ve nesnel açıklamalar yerine bunlardan bağımsız olarak betimlenmesini amaçlayan bir felsefe anlayışıdır. Bu anlayış fenomenlere odaklanmaktadır. Yani fenomenolojide amaç fenomenlerin özünü kavramaktır.
Fenomenolojiye göre fiziksel dünya herkes için aynı anlamı taşıyan, bireylerden bağımsız bir gerçekliğe sahip değildir. Diğer bir deyişle fiziksel dünya görelidir, insanların kendisine yüklediği anlamlara ve yorumlara bağlıdır. Örneğin fenomenolojiye göre anahtar, vida veya jant gibi şeyler aslında yoktur; bunların hepsi farklı biçimler verilmiş ve farklı işlevlere sahip olan metallerdir.
Örneğin; Afrikada kabile hâlinde yaşayan ve hayatında hiç anahtar görmemiş birine bir anahtar gösterip ne olduğunu sorduk. Bu kişi, anahtara bizim yüklediğimiz anlamları yüklemeyecektir. Onun için bu nesnenin bizim için olduğu gibi bir anlamı yoktur. Anahtarın bu kişi için var olabilmesi için bu kişinin anahtara bir anlam yüklemesi, anahtar hakkında bir yorum yapabilmesi gerekir. Dolayısıyla fenomenolojiye göre fiziksel dünya herkes için aynı olan bir gerçekliğe sahip değildir.
Bu görelilik durumu, toplumsal dünyada, fiziksel dünyada olduğundan daha belirgindir. Örneğin nehirler, çiçekler, kayalar, insanlar onları nasıl etiketlerse etiketlesin, nasıl nitelerse nitelesin vardırlar; yani insanlardan ve insanların sınıflandırmalarından bağımsız bir şekilde fiziksel olarak mevcutturlar. Ancak aynı şeyi toplumsal dünyadaki kavramlar için söylemek pek mümkün değildir. Mesela Yoksulluk ya da ceza gibi kavramlar, tamamen insanların belirli durumları tanımlayabilmek amacıyla anlamlandırmalarından, yani insanların yarattığı anlamlardan ibarettirler.
Yoksulluğun ya da cezanın var oluşu, gerçekliği, insanların bu kavramları algılamalarına, bunlara yükledikleri anlam ve yorumlara bağlıdır. Bu kavramların bu algı, anlam ve yorumlardan bağımsız bir gerçeklikleri yoktur. Nitekim aynı eylem veya durum birçok farklı şekilde yorumlanıp anlamlandırılabilir. Örneğin bir ölüm olayı kaza, intihar, cinayet, ecel gibi çok farklı şekillerde yorumlanabilir. Ya da bir insanı öldürmek, bazı durumlarda suç sayılırken bazı durumlarda bir mecburiyet, hatta bazen bir kahramanlık olarak yorumlanabilir. Bu durum, insan bilgisinin göreli olduğunu göstermektedir.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI