Tarih kitapları da bu konuyu farklı şekillerde aktarmaktadır. Bu efsanenin en eski haline ise Antik Çin kaynaklarında Tüâküe halkının türeyişini anlatan efsanede rastlanır.
Bu efsaneye göre;
Hiung-nuâların bir uzantısı olan Tüâküe kavmi, hükümdar soyundandır ve ismi A-Se-Naâdır. Bu soy, kendine ayrı bir ordu kurar ve daha sonra komşu bir kavmin yenilgisine uğrar. Bu yenilgi sonucunda tüm kavim katledilir. Ama 10 yaşında bir çocuk, hayatta kalır. Kimse bu çocuğu öldürmeye cesaret edemez ve ayaklarını keserek bir bataklığa atarlar. Bu bataklığa ise bir dişi kurt gelir ve çocuğu etle beslemeye başlar.
Çocuk büyüdüğünde ise dişi kurtla çiftleşir ve kurt gebe kalır. Bu sırada düşmanların kralı, çocuğun yaşadığını öğrenir ve öldürmeleri için adamlarını gönderir. Çocuğu öldürmeye gelen adamlar, dişi kurdu görünce öldürmek istemezler. Dişi kurt, Turfanâın kuzeybatısında bulunan bir dağın zirvesindeki mağaraya kaçar. Mağaranın içinde ise uzun otlarla kaplı, etrafı dağlarla çevrili bir ova vardır. Dişi kurt burada 10 oğlan çocuk doğurur. Bu çocuklar büyüyünce dışarıdan kadınlar alırlar ve soylarını kurarlar. Çocukların her biri ayrı bir soy adı alır ve birisi de A-Se-Na olur.
Tabii bu efsane TÜRK'lerin hayvanlarla ilişkiye girdiğine insanları ikna etmek için uydurulmuş hikayedir.
Olayın gerçeği dişi kurt'un küçük bir erkek çocuğunu büyütmesinden o çocuğa analık yapmasından ibarettir.