Tokat Örneğinde XVII. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Sosyal Yapısındaki Buhran / Dr. Ali Açıkel
Osmanlı Devleti'nin XVII. yüzyılı genel olarak siyasî gerileme, demografik kriz ve ekonomik güçlükler dönemi olarak tanımlandı. Dönemin siyasî, askerî ve sosyo-ekonomik olayları ile bu olayların niteliği ve nedenlerini açıklayabilmek için tarihçiler tarafından birçok teşebbüsler yapıldı.1 Bu temel olayların genel çerçevesi Mustafa Akdağ, M. A. Cook, Halil İnalcık ve Sureiya Faroqhi gibi tarihçiler tarafından ana hatları ile ortaya konuldu ve değerlendirildi. Osmanlı tarih yazıcılığı bu temel gelişmeleri "gerileme" olarak niteledi.2 Son yıllarda bazı araştırmacılar ise aynı olayları "kriz" ya da "değişme" şeklinde yorumladı.3
Bütün bu çalışmalarla genel olarak ele alınan XVII. asrın askerî, siyasî ve sosyo-ekonomik olaylarına alternatif yorum ya da yorumlar getirmek hiç de kolay değildir. Böyle bir girişim, yukarıda belirtilen çalışmalarda kullanılan temel kaynakların yeniden incelenmesi yanında çok sayıda bölgesel incelemeyi gerektirir. Bölgesel çalışmalar, İmparatorluk genelinde meydana gelen olayların bazı yönlerini daha iyi anlamaya ve hâlâ karanlıkta kalan bazı noktaları aydınlatmaya katkı sağlarlar. Çok sayıda bölgesel çalışma yapmak ise uzun vadede müşterek bir proje kapsamında gerçekleştirilebilir.
Bölgesel nitelikli bu çalışmamızda, genelde Rum eyaletinde ve özelde Tokat kazasında XVII. yüzyılın ilk yarısında meydana gelen askerî ve iktisadî-ictimaî buhranları ve onların nedenlerini, aynı dönemde İmparatorluk genelindeki gelişmeler çerçevesinde ele alacağız. Bunu yapabilmek için arşivlerimizde bulunan mühimme, avarız, mukata'a, cizye, tapu-tahrir defterleri ve benzeri arşiv malzemesi ile yayınlanmış çeşitli türden arşiv belgelerinden4 yoğun bir şekilde istifa edeceğiz. Ayrıca incelenen dönemin kronikleri, seyahatnâmeler ve benzeri kaynaklar yanında modern araştırma eserleri de gözden geçireceğiz.
I. 1580 Sonrasında Tokat Kazasının İdarî YapısındakiDeğişmeler
1580'lerde sekiz nahiyeli bir kaza olan Tokat,5 Rûm (Sivas) eyaletinin yedi sancağından biri olan Sivas sancağının kazaları arasında yer almaktaydı.6 1600'lü yıllara doğru gerek Osmanlı Devleti dahilinde gerekse haricinde meydana gelen siyasî ve sosyo-ekonomik gelişmeler sebebiyle hem Tokat kazasının hem de Sivas sancağının bu idarî kompozisyonu önemli değişikliklere maruz kalmıştır. İlk olarak, 1590'da Kazâbad ve Gelmuğat nahiyelerinin "kazâ" statüsü elde etmesi ile Tokat kazasını oluşturan nahiyelerin sayısı altıya gerilemiştir.7 Aynı tarihte, Sivas sancağına bağlı kazalara ait nahiyelerin bir kısmının "kazâ" olması nedeniyle sancağın kaza sayısı 11'den 25'e yükselmiştir.
İkinci olarak, 1600-1602 yıllarına ait icmal avarızhane defterlerinde, daha önce "nahiye" olan Cincife ve Venk'e bağlı köyler, Komanat nahiyesi başlığı altında kaydedilmiştir.8 Bu nedenle Tokat kazasını oluşturan nahiyelerin sayısı dörde (Komanat, Tozanlu, Yıldız, Kafirni) düşmüştür. 1611 yılında Tozanlu'nun da "kazâ" olması, Tokat'ı üç nahiyeli (Komanat, Yıldız, Kafirni) küçük bir kaza konumuna getirmiştir.9 Kazanın 1620'deki bu idarî taksimatı, XVIII. asrın ikinci yarısına kadar devam etmiş görünüyor.Üçüncü olarak, 1590-1611 seneleri arasındaki dönemde, Sivas sancağını oluşturan kazaların sayısı 25'den 19'a düşmüştür. Bunun sebebi, toplam 7 kazanın (Budaközü, Darende, Tercan, Ortapare, Şarkipare, Karakeçilü ve Yüzdepare) Rûm eyaletinin diğer sancaklarına bağlanmış olmasıdır. 1620'de 3 yeni kaza (Dönekseabad, Şerefyanparesi, Taşabad) Sivas'a bağlanırken, 1 kaza (Artukabad) Amasya sancağına dahil edilmiştir. Bu değişiklikler neticesinde, Sivas sancağının kaza sayısı 21'e yükselmiştir.10 Sivas sancağının 1620'deki bu idarî taksimatı, XVII. asrın kalan bölümünde çok az değişikliğe maruz kalmış görünüyor. İlk olarak, 1667'de Artukâbad, Ortapare ve Yüzdepare, ve Eyvani? kazalarının ilavesiyle sancağın kaza sayısı 21'den 25'e yükselmiştir.11 İkinci olarak, 1689'da Ortapare ve Yüzdepare, ve Eyvani? kazalarının kaldırılması ya da başka sancaklara bağlanması sonucu Sancağın kaza sayısı 22'ye gerilemiştir.12
Son olarak, 1590'lardan itibaren hem Sivas sancağı hem Rûm eyaletinin diğer livalarında kaza sayılarındaki bu artışlar, Osmanlı Devleti'nin XVII. asrın başlarında ortaya çıkan malî ihtiyaçları ile bağlantılı olmuş görünüyor. Özellikle para olarak toplanan mukata, avarız ve cizye vergi gelirlerinin kaza temelinde daha sağlıklı toplanabilmesi için büyük bir ihtimalle devlet, kazaların sayısını artırma yoluna gitmiş olmalıdır.13
II. Tokat Kırsal Yerleşme Sayısında Yaşanan Düşüşler
1574-1643 yılları arasında Tokat kırsalında köylerin sayısında kaydadeğer bir azalma yaşanmıştır. Bu durum, Tablo 1'deki toplam rakamalara bakıldığında açıkça görülmektedir.
Diğer taraftan kaynaklara biraz daha dikkatle baktığımızda, 1574-1629 yılları arasındaki dönemin ilk yıllarında bölgede cereyan eden Celalî isyanları sebebiyle yaklaşık 86 köyün terkedildiğini, 33 yeni köy kurulduğunu, 1574 öncesi 22 mezraanın daha sonra köye dönüştüğünü ve bazı köylerin terkedilip zamanla yeniden ortaya çıktığını görüyoruz. Ayrıca kalabalık nüfusa sahip pek çok köyün büyük ölçüde nüfus kaybı yaşadığını tesbit ediyoruz. Müteakip dönemde (1629-1643), önceki yıllarda terkedilen ve defterlerde kayıtları bulunmayan yaklaşık 38 köy, yeniden teşkil edilmiş görünüyor. 1574-1629 yılları arasında ortadan kaybolan 86 köyün 38 adedi, 1629-1643 arasındaki dönemde yeniden kurulduğunu dikkate aldığımızda, geriye kalan 48 köyün 1574-1643 yılları arasında tamamen haritadan silindiği ileri sürülebilir. 14 Bu rakam, köy sayısında %16,55'lik bir kayıp anlamına gelmektedir.
III. Tokat Kazasında Nüfus Hareketleri ve Nüfustaki Gerileme
XVI. asrın son çeyreğinden itibaren Osmanlı Devleti'nde herhangi bir bölgenin nüfus hareketleri, klasik dönemde olduğu gibi tapu-tahrir defterleri tanzim edilmediğinden avarız-hane ve cizye defterleri kayıtlarına göre tesbit edilmektedir. Bununla birlikte avarız ve cizye defterleri vergi amaçlı tutulduklarından ve sınırlı nüfus bilgileri ihtiva ettiklerinden, modern anlamda bir nüfus envanteri olmaktan uzaktırlar.15 Bu nedenle, 1574-1642 yılları arasında Tokat kazasının nüfusunu kesin rakamlara dayalı olarak sunmak yerine nüfustaki genel artış ve düşüş eğilimlerinden söz edeceğiz.
A. Tokat Şehrinin Nüfusundaki Gelişmeler
Tablo II, Tokat şehrindeki vergi mükellefi toplam erkek hane sahipleri ile tahminî nüfus rakamlarını vermektedir.16 Tablodan gelen rakamlara göre, 1574-1600 yılları arasında, toplam tahminî nüfusta yüzde 7,82 oranında bir düşme olduğu görülür. Hane sayıları bakımından ise, 1574'deki toplam 2569 gerçek hane, 1600 yılında 2368 gerçek haneye gerilemiştir.17 Nüfustaki bu gerileme eğilimi, 1600 ve 1601 yılları arasındaki bir yıl zarfında yaklaşık %2,57 oranında bir düşüşle devam etmiş görünüyor. Bu rakamlardan, Tokat şehrinin 1574 ve 1601 arasındaki dönemde %10,19 oranında bir nüfus kaybı yaşadığı görülmektedir. Bu hadisenin gerisinde yatan en önemli sebepler, dönemin olağanüstü sosyo-ekonomik şartları, uzun ve iki cepheli savaşlar (Osmanlı-İran, 1578-1590 ve 1603-1612, ve Osmanlı-Avusturya/Macaristan, 1593-1603), ve bu son gelişmelerin se bep olduğu Celâlî isyanları olarak özetlenebilir. Bu isyanlar sırasında, Tokat şehir halkının maruz kaldığı olağanüstü kötü şartlar ve ahalinin olaylara tepkileri 1600-1 tarihli avarız hane defterindeki "Celâlî havfından ahalisi ahar diyara firar etmeğle...", "Mahalle-i mezbure halkı Celâlî havfından Erzurum tarafına firar etmeğin... " gibi cümlelerde18 yatmaktadır. Bu cümlelerden Tokat'ın dışarıya önemli ölçüde göç verdiği söylenebilir. Bununla birlikte, doğum oranının gerilediği, ölüm oranının da arttığı ileri sürülebilir.
1601-1642 yılları arasını kapsayan dönemde ise, Tokat şehir merkezinde %18,24 nisbetine bir nüfus artışı (11535 kişiden 13640 kişiye) yaşanmış görünüyor. Nüfustaki bu büyümenin özellikle Celâlî isyanlarının büyük ölçüde sona erdirildiği 1610'lardan sonraki dönemde meydana geldiğinde şüphe yoktur. Aşağıda belirtileceği üzere, 1614'den itibaren Tokat şehrindeki gayrimüslim nüfusun artarak büyümesi bu fikri desteklemektedir. İnceleme altındaki bütün dönem (1574-1642 arası) göz önüne alındığında, Tokat şehri yüzde 6,18 lik bir nüfus artışı kaydetmiş görünüyor. Pek çok Anadolu şehrinin ve kırsal yerleşim merkezinin ve hatta çok sayıda Akdeniz ve Avrupa ülkesinin aynı dönemde önemli nüfus düşüşlerine maruz kaldığına bakılırsa, Tokat'ın bu bakımdan oldukça şanslı olduğu söylenebilir.19 Tokat'ın coğrafi konumundan dolayı Anadolu'daki anayol ağı üzerinde bulunması, şehrin ekonomik yaşamına, dolaylı olarak da nüfus artışına katkıda bulunmuş olmalıdır.
İncelenen dönemde, Tokat şehrinin gayrimüslim nüfusundaki gelişmelere gelince; ilk olarak 1574-1614 yılları arasındaki dönemde, cizye ödeyenlerin sayısında hafif bir düşmenin (1255'den 1231 kişiye ya da %-1,91) olduğu görülmektedir (Bkz. Tablo III). Gayrimüslim nüfusdaki bu hafif gerileme, 1574-1601 döneminde şehrin genel nüfusunda görülen %10,19 nisbetindeki düşüşle kıyaslandığında, oldukça az olduğu göze çarpmaktadır. İkinci olarak, 1614-1642 yılları arasındaki dönemde, gayrimüslim cizye mükelleflerinin sayısında yüzde 13,32 oranında önemli bir artış (1231'den 1395 cizye mükellefine) gerçekleşmiş gözükmektedir. Bu artış, 1601-1642 arasında Tokat şehrinin genel nüfusunda görülen %18,24'lük artışla aynı paraleldedir. Son olarak, inceleme altındaki bütün dönem (1574-1642 arası) dikkate alındığında, gayrimüslim nüfusdaki genel büyüme %11,15 civarındadır. Aynı dönemde, şehrin genel nüfusundaki artış ise yüzde 6,18 nisbetindedir. Bu iki oran arasındaki fark, Tokat'ın dışarıdan gayrimüslim aileleri cezbettiği gerçeği ile daha iyi açıklanabilir. Nitekim, 1642 tarihli detaylı cizye defterinde Sivas ve Artukabad orijinli kimselerin kayıtlarının varlığı, bu hususu teyid etmektedir.
B. Tokat Kırsalı Nüfusundaki Değişmeler
1574-1601 yılları arasındaki dönemde Tokat kırsalının tahmini nüfusu, Tablo IV'de de görüleceği üzere, %11.83 oranında bir daralma yaşamış görünüyor. Bu kayda değer düşüş aşağıda inceleneği üzere aynı dönemde yaklaşık 44 köyün ortadan kalkmasıyla da teyid edilmektedir. Bu dönemde Tokat şehrinin yaşadığı nüfus gerileme nisbeti ile kıyaslandığında, birbirine yakın oranlar ortaya çıkmaktadır (%10,19'a karşılık %11,83).
1601-1620 arası dönemde, bir önceki dönemde (1574-1601) görülen nüfus düşüş eğilimi daha da hız kazanmış görünmektedir. Bu dönemde Tokat kazasının bütün nahiyeleri ortalama %47,83'lük korkunç derecede bir nüfus gerilemesine maruz kalmışlardır. Bu durum, Tokat kırsalında hayat şartlarının son derece kötüleştiğini ortaya koymaktadır. Özellikle 1603-1607 arasında Anadolu'da görülen "Büyük Kaçkunluk" yıllarında nüfus gerilemesinin daha yoğun olduğu kabul edilmelidir.
1620'lerden 1650'lili yıllara kadar uzanan sürecte, Tokat kırsalında nüfus azalma hızı bir önceki döneme (1601 -1620) göre nisbeten yavaşlamıştır. Bu yeni dönemde nüfus düşüş oranı %30,40 civarındadır. Bu şekilde nüfusdaki azalmanın devam etmesinde 1623-1630 arasındaki yılllarda Erzurum valisi Abaza Mehmed Paşa'nın iki kez isyan ederek Rum eyaletinin büyük bir bölümünü ele geçirip yağmalaması etkili olmuş olmalıdır.
1574-1641 yılları arası dönemi bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, Tokat kırsalının yaşadığı nüfus gerilemesi %67,98 iken, aynı dönemde Tokat şehri %6, 18'lik düşük seviyeli bir nüfus artışı sağlamış görünmektedir. Kırsal kesimdeki görülen nüfus azalması 48 civarında köyün ortadan kaybolması ile doğrudan ilişkilidir ki, bu rakam Tokat kazası köylerinin yaklaşık yüzde 16,55'ne tekabül etmektedir. Aynı dönemde komşu kaza Amasya'da kırsal nüfusdaki ortalama düşüş oranı %78,67, kaybolan ya da terkedilen köylerin sayısı ise 144'dür.20 Bu iki kazanın kırsal nüfuslarındaki düşüş nisbetleri karşılaştırıldığında, bölgede ve Anadolu'da meydana gelen sosyo-ekonomik çöküşten Tokat kırsalının Amasya kırsalından daha az etkilendiği kabul edilebilir.
Benzer şekilde incelenen dönemde Tokat kırsalında yaşayan gayrimüslimler de önemli ölçüde nüfus azalmasına maruz kalmışlardır. 1574 yılında Tokat kazası nahiyelerinde cizye ödeyenlerin toplam sayısı 3035 iken, 1642'de bu rakam 956'ya gerilemiştir.21 Bu durum, %68,50 nisbetinde bir düşüşe tekabül etmektedir ki, Tokat kırsalının toplam nüfusunda görülen gerileme oranı (yüzde 67,98) ile hemen hemen aynıdır. Nüfus düşüş nisbetlerindeki yakınlık, müslümanlar ile gayrimüslimlerin aşağı yukarı aynı derecede nüfus kayıplarına uğradıklarını ortaya koymaktadır.
IV. Tokat Kazası Toplum Yapısındaki Gelişmeler
1574-1643 arasında kır yerleşim yapındaki aşırı bozulmalar ve nüfusdaki gerileme eğilimlerine paralel olarak, kentsel ve kırsal toplumların sosyal komposizyonunda da bir takım değişiklikler yaşanmış görünüyor. Bu değişikliklerin önce Tokat kent toplumundaki boyutu, ardından Tokat kırsal toplumundaki yansımalarını mevcut arşiv malzemesi (tapu-tahrir, avarız, mukata'a ve tımar defterleri) yardımı ile ele alacağız.
A. Kent Toplumu
1574 öncesinde Tokat şehir toplumunu meydana getiren ana gruplar, askerî-idarî sınıf mensupları, ulema, dinî ve sivil görevliler ile şehir halkından oluşmaktaydı. İlk grup, ehl-i örf (subaşı ve maiyeti, dizdar ve kale personeli), kadı ve mahkeme personeli, şehir ve mahalle kethüdalarını içine almaktaydı. İkinci grup, müderrisler ve mederese öğrencileri, diğer medrese görevlileri; şeyh ve dervişler, diğer zaviye görevlileri; imam, hatib, mü'ezzinler ve gayrimüslim din adamları; seyyidler ve duagûylar tarafından meydana getirilmekteydi. Üçüncü grup, şehirdeki en kalabalık kesim olup ayan ve eşraf, esnaf, zana'atkar, seyyar satıcı ve tüccarlar, yaşlı, garib ve malüller, kadın ve çocuklar ile köleler gibi alt gruplardan müteşekkildi.22
1574-1642 yılları arasındaki dönemde, yukarıda belirtilen kent toplumu gruplarına yeni elamanlar ilave olundu. Bunlar, kolluk görevi yapmak amacıyla Tokat şehir merkezine konuşlanan Yeniçeri ve Kapıkulu askerleri ile Rum eyalet defterdarlığının Tokat'a taşınmasıyla maliye teşkilatı personeli (defterdar, katipler, darphane emini ve personeli) olarak özetlenebilir. Bununla birlikte, Tokat kent toplumunu oluşturan bu grupların birbirlerine nisbetlerini ve aralarındaki ilişkilerin niteliğini ortaya koymakta yarar vardır. 1642 tarihli detaylı avarız defteri verilerine göre hazırlanan Tablo V, Tokat kent toplumunun genel sosyal kompozisyonu hakkında sayısal veriler sunmaktadır.
Tablo V'deki bilgilerden şehirli halkın toplam 3244 hane sayısı ile Tokat kent toplumunun en kalabalık sektörünü oluşturduğunu görüyoruz. Başka bir ifade ile 1642'de şehirdeki hanelerin %84,94'ü halka ait hanelerden meydana gelmekteydi. Şehirli halka ait hanelerin büyük çoğunluğunun (%84,9) hane reisleri erkek, kalanının (%15,90) hane reisleri ise kadın idi. Bu hanelerin ekonomik durumları aşağıdaki Tablo VI'da yansıtıldığı şekildedir.
Tablo VI'da görüldüğü gibi, gayrimüslim erkek hane reisleri müslüman erkek hane reislerinden biraz daha varlıklıdırlar. Gayrimüslimler arasında ise Yahudi erkek hane reisleri diğerlerinden daha varlıklı olmuş görünmektedirler. Şehirdeki erkek hane reisleri ile kadın hane reislerinin durumları karşılaştırıldığında, erkeklerin daha iyi durumda oldukları görülmektedir. Kadın hane reisleri arasında ise gayrimüslim kadın hane sahipleri daha iyi bir ekonomik durum sergilemektedirler.
Tokat kent toplumunun ikinci sektörü, şehirde kanun ve düzenin temininden sorumlu olan askerî-idarî sınıfın üyelerinden oluşmaktaydı. Bu sınıfın 1574 öncesi üyeleri, sonraki dönemde (1574*1642) aynen muhafaza edilerek bunlara 1590'larda Anadolu şehirlerinde güvenlik ve asayişin bozulması üzerine konuşlandırılan kapıkulu askerleri (yeniçeriler ve kapıkulu süvarileri) ile 1600'lü yıllarda Rum eyaleti defterdarlık merkezinin Tokat'a nakli nedeniyle oluşturulan maliye ve darphane teşkilatı personeli ilave olundu. 1642 yılında Tokat şehir merkezinde bulunan askerî-idarî sınıf mensuplarının dağılımı şu şekildeydi. Kapıkulları: 172 yeniçeri, 96 kapıkulu süvarisi, 18 topçu neferi, 3 kapıcı; ulema ve diğer sivil ve dinî görevliler: 52 seyyid, 48 imam, 20 kadı, 12 şeyh, 8 müderris, 7 hatip, 3 derviş, 1 mü'ezzin, 1 cü'zhan, 1 nâib, 3 katip, ve 1 müfti; tımar sahipleri: 36 tımarlı sipahi, 20 zâim, ve 1 alaybeyi; maliye personeli: 1 defterdar, 3 defter kethüdası, 2 tezkireci, 3 hazinedar, 1 mukâta'acı, 7 katip ve 1 halife; diğer görevliler: 31 görevi belirtilmeyen kimse, 15 vakıf görevlisi, 2 kale askeri, 1 şehir kethüdası, 1 mahalle kethüda, 1 çaşnigir, 3 paşa-evladı.
Askerî-idarî sınıfa dahil grupların ekonomik durumlarına gelince, bu hususdaki sayısal değerler Tablo VII'de yansıtılmıştır. Tabloda görüleceği üzere, maliye ve darphane personeli askerî-idarî sınıfın diğer kategorilerine mensup olanlardan biraz daha iyi durumda olmuş görünmektedir. Zira maliye personelinin %16,66'sı alâ düzeyinde gelire sahipken diğer grup üyelerinin aynı gelir düzeyindeki oranları %4,49 ile %15,78 arasında sıralanmaktadır. Bu bakımdan kapıkulu askerleri ile tımar sahipleri aşağı yukarı aynı seviyede gelir kategorilerine dahil edilmişlerdir. Ulema ve diğer sivil ve dinî görevlilerin ekonomik durumları ise maliye personeli ve kapıkulları ile tımar sahiplerininkinden biraz düşüktür. Bununla birlikte, bütün bu askerî-idarî sınıf üyelerinin ekonomik durumularının şehir halkınınkinden oldukça yüksek olduğu göze çarpmaktadır. Tablo VI ile mukayese ediniz.
B. Kır Toplumu
1574 öncesi dönemde Tokat kırsalında toplumu oluşturan başlıca sektörler köylüler ve göçebeler, din görevlileri, mâlikâne sahipleri, ve tımar sahipleri idi.23 1574-1643 yılları arasındaki dönemde bu sektörler aynen muhafaza edilmekle birlikte birkaçının nicelikleri ve nitelikleri önemli değişikliklere maruz kalmıştır. Ayrıca kapıkulları da kırsal toplumun bir parçası olmaya başlamıştır. Şimdi bu yeni dönemde Tokat bölgesinde kırsal toplumun ana sektörlerinde görülen gelişmeleri inceleyelim.
1. Köylüler ve Göçebeler
1574 öncesinde olduğu gibi, bu yeni dönemde de kır toplumunun en kalabalık sektörünü köylüler ve göçebeler oluşturmaktadır. Nüfusla ilgili kısımda belirtildiği üzere, 1574-1643 arasındaki yıllarda köylüler %67,98 nisbetinde son derece önemli bir nüfus krizi yaşamış görünmektedir. Bu bakımdan göçebelerin durumu kaynakların yetersizliği nedeniyle bilinemiyor. Ayrıca aynı dönemde Tokat kırsalında yaşayan gerek köylülerin gerek göçebelerin tasarruf ettikleri ekilebilir topraklar ve otlakların miktarları ve bu miktarlarda yaşanan değişmeler hakkında da yine kaynakların yetersizliği yüzünden bir şey söylemek şimdilik mümkün görünmemektedir.
Diğer taraftan bu sektörün üyelerinin, 1574 öncesinde olduğu gibi, arazi ve mahsul vergilerini ödemeye devam ettikleri bilinmektedir. Ayrıca XVI. asrın sonlarına doğru olağan vergiler haline dönüşen ve yıldan yıla durmadan artan avarız türü vergileri24 de ödemek zorunda kalmışlardır. Tokat kazası avarız kayıtlarını içeren defterlerden avarız vergilerinin zamanla miktarlarının değiştiği ve gerçek miktarların devletin ihtiyaçlarına bağlı olduğu anlaşılmaktadır.25 Bütün bu vergilere ilaveten re'ayadan tekâlif-i örfiye denilen hizmet akçesi ve pişkeş gibi vergiler ehl-i örf tarafından zaman zaman aşırıya kaçan miktarlarda toplanmıştır.
2. Din Görevlileri
Bu sektör zaviyedar, derviş, imam, hatib, mü'ezzin gibi dinî ve sosyal nitelikli görevler ifa edenleri kapsamaktadır. 1574 sonrası dönemde kaynakların yetersizliği nedeniyle bu sektörün üyeleri hakkında sayısal istatistikler vermek mümkün değildir. Bununla birlikte, bu dönemde yaşanan demografik krizden bu sektörün mensupları da etkilenmiş olmalıdır. Ancak 1574-1642 yılları arasında Tokat şehir merkezinde din görevlilerinin sayısı aşağı yukarı 1574 öncesi seviyesinde kalmıştır. Oktay Özel'in tesbitlerine göre, aynı dönemde Amasya kazasında dinî görevlilerin sayısında bir miktar artış olmuştur.26
3. Mâlikâne Sahipleri7
Kırsal toplum içinde mâlikâne sahipleri de bir sosyal grup teşkil etmekteydi. 1574 sonrası dönemde mâlikâne sahiplerinin niceliği hakkında kaynakların yetersizliği nedeniyle şimdilik kesin rakamlar vermek mümkün değildir. Bununla birlikte, bilhassa 1640'larda bu grubun üyelerine ait mülklerin önemli bir kısmının devlet hazinesine aktarıldığını biliyoruz.27 Bu gelişmeler, Tokat kırsalında önemli bir sosyal zümre olan mâlikâne sahiplerinin nicelik ve nitelik bakımından değişime maruz kaldığını ortaya koymaktadır.
4. Tımar Sahipleri
Bilindiği üzere, XV. ve XVI. yüzyıllarda tımarlı sipahiler ve zâimler kırsal alanda yegâne askerî güç olarak bulunmaktaydı. Burada emniyet ve asayiş hizmetleri yanında devlet kanunlarının uygulanmasına nezaret etmekteydiler. XVI. asrın ikinci yarısında meydana gelen siyasî, sosyo*ekonomik olaylar, tımar sahiplerinin durumlarını da etkiledi. İlk olarak, 1558-1559'da Osmanlı şehzadeleri arasındaki taht mücadelelerine tımarlı sipahilerin taraf olarak katılmaları nedeniyle hükümet taşrada onlara karşı denge unsuru oluşturmak amacıyla bazı şehirlere kapıkulu garnizonları yerleştirmeye başladı.28 Bu durum, tımarlı sipahilerin taşrada öneminin azalmaya başlamasının ilk işareti olarak kabul edilebilir. İkinci olarak, 1596-1607 arasındaki Celâlî isyanları sırasında, tımar sahipleri gelir kaynakları olan köyler ve mezraalar güvenlik endişesi ile re'ayanın kaçması nedeniyle boş ve üretim dışı kaldığından yeterli gelir temin edemediler. Bu gelişme tımar sahiplerinin sayı bakımından azalmasına ve büyük Celâlî gruplarının dolaştığı kırsal alanda asayişin iyice bozulmasına yol açtı.29 Bu gelişmeler karşısında merkezî hükümet, kapıkulu garnizonlarını Anadolu'da her şehir ve kasabaya yerleştirmeye ve onlar vasıtasıyla Celâlî isyanlarını durdurmaya çalıştı.
Üçüncü olarak, 1585-1620 arasındaki dönemde görülen yüksek eflasyon, gelirlerinin hemen hemen yarısını para olarak alan tımar sahiplerini mağdur etti. Celâlî isyanları 1609-1610'larda bastırılmasına rağmen tımar sahiplerinin ekonomik durumları tam olarak düzelmedi. Sultan IV. Murad tımarlı sipahi ordusunu yeniden güçlü kılmak için 1632'de tımar sistemi reformu başlattı. Ancak, bu reform teşebbüsü tımar sisteminin fiili durumunu resmen kabul etmek zorunda kalarak tımar dağıtımında bazı idarî düzenlemeler getirebildi.30
1574 sonrası dönemde Tokat kazasında tımar sahiplerinin sosyal yapısı önemli ölçüde değişti. Bu bakımdan 1566'da ibtida tımarların büyük çoğunluğu eski tımar sahiplerinin çocuklarına verilirken 1608'de bu geleneksel grubun üyeleri ibtida tımarların çok az bir kısmını alabildi. Onların yerleri devlete hizmet eden ancak geçmişleri tımarlı sipahi sınıfına dayanmayan yeni bir grup tarafından dolduruldu.
Tımar sahiplerinin görevde kalma süreleri 1566'da ortalama 6 yıl 3 ay 14 gün iken 1608'de 12 yıl 1 ay 23 gün olarak tesbit edilmektedir. Bu gelişme tımar sisteminde rotasyon uygulamasına daha az başvurulduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.31
Tımar sahiplerinin sosyal yapısında ve görevde kalma sürelerindeki artışa paralel olarak, incelenen dönemde Tokat kazasındaki tımarlı sipahilerin sayısında da bir miktar düşüşün yaşandığını görüyoruz. 1574 yılında 224 nefer tımarlı sipahi mevcutken bu sayı 1643'de 208'e gerilemiştir. Diğer taraftan, tımar dirliklerinin gelir seviyelerinde de bir miktar azalma görülmektedir. Örneğin, 1574'de tımar dirliklerin %48,87'si 3000 akçeden az gelirli tımarlardan oluşurken, bu oran 1643'de biraz yükselerek %49,87'e ulaşmıştır. Yine 1574'de 1000 ile 4000 akçe arasında yer alan tımarlar, Tokat kazasındaki bütün tımarların yaklaşık %67,84'üne tekabül ederken, 1643'de aynı gelir kategorisindeki oran 71,14'e yükselmiştir.32
5. Kapıkulları
Yukarıda bahsedildiği üzere, kapıkulları 1558-1559'daki şehzade ayaklamalarından itibaren bazı Anadolu şehirlerine, 1596-1607 yılları arasında patlak veren büyük Celâlî isyanları sırasında artan asayiş ihtiyaçları nedeniyle de Anadolu'daki hemen hemen her şehir ve kasabaya yerleştirilmişlerdir. Bunlar zamanla şehirlerin sosyal ve ekonomik yaşamının tamamlayıcı unsuru oldular. XVII. asrın ilk yıllarında, şehirlerde baskın bir zümre konumuna yükselen kapıkulları, kontrollerini yerel ticaret ve tarımsal topraklarının işletilmesi gibi alanlara kadar genişlettiler. Böylece yerel siyasî gelişmelerde yegane belirleyici faktör olmaya başladılar.33
Genelde Rum eyaletini özelde Tokat kazasını ilgilendirdiği kadarıyla XVII. yüzyılın ilk yıllarından itibaren kapıkullarının yerel siyasî olaylara müdahil oldukları, gayri kanunî olarak toprak elde ederek çiftlikler oluşturdukları, topraksız köylüleri himaye ederek kendi çiftliklerinde çalıştırdıkları ve benzeri gelişmeler hakkında mühimme defterlerinde birçok kayıt bulunmaktadır.34 Bununla birlikte, Tokat kırsalında kaç nefer kapıkulunun yaşadığı ve onların ne kadarının köylerde ya da mezraalarda çiftlikler kurduklarını o dönemin detaylı avarız defterlerinin eksikliği nedeniyle şimdilik belirlemek imkanından mahrumuz. Aynı dönemde komşu Amasya kazasını inceleyen Oktay Özel, Amasya'nın 1642 tarihli detaylı avarız defterine dayanarak çok sayıda kapıkulu sipahisinin çiftlik sahibi olduğunu tesbit etmiştir.35
V. 1574-1643 Arasında Tokat Kazasının Sosyal Yapısındaki Değişmelerin Muhtemel Sebepleri
1574-1643 arasında Tokat bölgesinin kentsel ve kırsal yapılarındaki değişimleri ele alan analizimiz bu dönemde kırsal yapının büyük ölçüde zarar gördüğünü kentsel yapıda ise bu zararın daha az şiddette olduğunu ortaya koymaktadır. Bu tabribatın muhtemel sebeplerini aynı dönemde genelde Anadolu'da özelde Rum eyaletinde meydana gelen tabii ve beşerî olaylara atıfta bulunarak açıklamaya çalıcağız.
A. Tabii Felaketler (Depremler, Veba Salgınları, Kıtlıklar, Sel Baskınları ve Kuraklıklar)
Tarihî kaynaklara göre, XVI. asrın son çeyreğinde ve XVII. asrın ilk yarısında ne Tokat ne de Anadolu'nun diğer bölgeleri büyük çaplı karmaşık felaketlere maruz kalmıştır. Bununla birlikte, aynı kaynaklar arasıra İstanbul ve Anadolu'da meydana gelen deprem ve salgınlara atıfta bulunmaktadırlar.36 Rum eyaletini ilgilendirdiği kadarıyla Tokat, Amasya ve Çorum bölgelerinde 1543, 1579, 1590, 1598 ve 1668 yıllarında depremler olmuştur.37 Bütün bu felaketlerin Tokat bölgesinde ve komşu bölgelerde bir miktar nüfus kaybına neden olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Yukarıda nüfusla ilgili kısımda belirtildiği üzere, bu dönemde Tokat bölgesinde yaşanan demografik çözülmede depremlerin de katkısı bulunmaktadır.
1580'lerden 1610'lara kadar uzanan süreçde, W. Griswold, Anadolu'nun birçok yerinde iklim değişiliklerine işaret eden mevsimsiz soğuk, aşırı yağmurlar, sel baskınları ve kuraklıklar gibi bazı olayların meydana geldiğini not etmektedir.38 Lütfi Güçer'in mühimme defterlerine dayalı bulguları Osmanlı İmparatorluğu'nun muhtelif kısımlarında 1578-1637 yılları arasında 19 kez kıtlık olduğunu ortaya koymaktadır. Bu kıtlıkların 4 tanesi kuraklık ve ürüne çekirge atağı sebebiyle Rum eyaletinde görülmüştür.39 Seyyah Polanyalı Simeon 1613'te Tokat bölgesinde kıtlığın hüküm sürmesi nedeniyle gıda fiyatlarının yüksekliğinden bahsetmektedir.40
Diğer taraftan incelenen dönemde Tokat bölgesinde ciddi veba salgını vakaları görülmemiştir. Bununla birlikte, 1565-1566 ve 1639-1640 yıllarında Trabzon bölgesinde, 1577 ve 1644-1645 yıllarında Erzurum eyaletinde veba salgınları meydana gelmiş ve önemli nüfus kayıplarına neden olmuştur.41
B. İnsan Kaynaklı Tahripkar Olaylar
1574-1643 arasında Tokat bölgesinde ve Anadolu'nun genelinde kentsel ve kırsal yapılarda meydana gelen değişmeler nadiren vukubulan tabii felaketlerden ziyade dönemin insan kaynaklı tahripkar olaylarının sonuçlarını yansıtmaktadır. Bu olayları altı grup altında toplayabiliriz: 1-Avusturya ve İran cephelerindeki uzun savaşlar; 2- Celâlî isyanları; 3- Eyaletlerde idarî ve askerî sınıf mensuplarının kanunsuz hareketleri; 4- Kapıkulu askerlerinin benzer hareketleri; 5- Küçük çete gruplarının faaliyetleri; 6- Köylüler ve göçebeler arasında arasıra meydana gelen çatışmalar. Bütün bu olaylar genel olarak aynı zamanda içiçe meydana gelerek Anadolu'nun şehirlerini ve kırsal bölgelerini tahrip etmiş görünmektedir. Şimdi bu gelişmeleri kısaca değerlendirelim.
1. İki Cepheli Uzun Savaşlar
1574-1643 arasında Osmanlı orduları toplam 35 yıl süren savaşlarla meşgul oldular. Özellikle Safevî İran'ı (1578-1590, 1603-1618) ve Avusturya-Macaristan Devleti (1593-1606) ile yapılan uzun süreli savaşlar, Osmanlı Devleti'nin ekonomik ve insan kaynaklarının bitme noktasına gelmesinde birinci derecede rol oynamışlardır.42 Ateşli silahlarla donanımlı Avusturya ordusu ile savaşda Osmanlı hükümeti, tüfenk kullanan piyade askere ağırlık vermek zorunda kalmıştır. Zayıf hazine kaynakları nedeniyle de re'aya kökenli silah kullanan levendat ve sekbanları kiralık asker olarak organize etmiştir. Ancak her bir sefer sonrasında bu kiralık askerler terhis edildiklerinden işşiz kalarak Anadolu'da yağma ve çapul yaparak geçinmeye çalıştılar. Bunların ekseriyeti Celâli isyanlarına katılarak toplum düzenini altüst ettiler.43
2. Celâlî İsyanları
Genel anlamda, 16. yüzyılın sonunda Anadolu'da patlak veren ve XVII. asrın ilk yarısında vukubulan bir dizi sosyo-politik amaçlı ayaklanmalardır. Bu isyanlar, özellikle 1596-1607 yılları arasındaki devirde, Anadolu'da umumiyetle halkın güvenlik ve asayişini büyük ölçüde tehdit etmiştir. Bu isyanlar sırasında muhtelif büyüklükteki silahlı Celâlî grupları çoğu kere eski askerî sınıf üyeleri tarafından yönetilmiş ya da yönlendirilmişlerdir.44 Tokat bölgesi dahil Rum eyaleti de Celâlî isyanlarından nasibini almıştır. Büyük Celâli liderlerinden Karayazıcı ve kardeşi Deli Hasan'a ait kuvvetler 1600-1602 arasında Rum eyaleti dahilinde terör estirmişlerdir.45 Bu terörün bir sonucu olarak, 1601 yılında Tokat bölgesinde birçok insan evini terkederek Kırım'da Kefe'ye, Doğu Anadolu'da Erzurum eyaletine gitmiştir.46
1602'den sonra Kalenderoğlu, Tokatlı Ağaçtan Pirî, Tavil Halil ve Kara Said maiyyetlerindeki kalabalık birlikleri ile Anadolu'nun diğer bölgelerinde olduğu gibi Tokat bölgesinde de yağma, sindirme ve halkı haraca bağlama fiillerini Sadrazam Kuyucu Murad Paşa'nın Celâlî isyanlarını kanlı bir şekilde bastırdığı 1609 yılına devam ettirdiler. Bununla birlikte, 13 yıllık huzur döneminin ardından, Tokat bölgesi dahil Rum eyaleti 1622-1628 yılları arasında Erzurum valisi Abaza Mehmed Paşa'nın isyan faaliyetlerine sahne olmuştur.47
3. Ehl-i Örf, Kadılar ve Tımarlı Sipahilerin Kanunsuz Hareketleri
Sancakbeyleri, kadılar ve tımarlı sipahilerin kanunsuz faaliyetleri hakkında şikayetler XVI. asrın ikinci yarısında yaygınlaşmıştır. Merkezî hükümet gayrimeşru yetki kullanımı ve halkın huzursuz edilmesini önlemek için sürekli olarak yerel yöneticileri ve özellikle kadıları uyaran tehditkar fermanlar göndermiştir.48 Aynı dönemde ehl-i örf ve diğer idarecilerin benzer kanunsuz faaliyetleri Rum eyaletinde de cereyan etmiştir.49
Celâlî isyanları döneminde (1596-1607), eyalet üst düzey yetkilileri tarafından halka yapılan haksızlıklar iyice artmıştır. Yüzlerce sarıca ve sekban kapı halkına sahip beylerbeyleri, sancakbeyleri ya da onların mütesellim ve subaşıları asayiş teftişi bahanesi ile köylere ve mezraalara girerek halkdan yiyecek, para, yem, hayvan ve benzeri şeyler talep etmekteydiler.50 Kırsal yerleşim merkezlerine yapılan bu güvenlik turları, köylülerin perakende olmasına ve köylerin kısmen ya da tamamen boşaltılmasına yol açmaktaydı. Bu da gittikçe fakirleşen tımar sahiplerinin gelirlerinin azalmasına sebep olmaktaydı. Bu türden gayrimeşru salmaları durdurmak için sultanlar, birçok adaletnâmeler yayınlamışlardır.51 Rum eyaletini ve Tokat bölgesini ilgilendirdiği kadarıyla, mühimme defterlerinde benzer hadiselerle ilgili pekçok hüküm bulunmaktadır.52
4. Kapıkullarının Gayrimeşru Hareketleri
XVII. asrın başlarında şehir merkezlerine yerleşerek kırsal yerleşim merkezlerinde toprak sahibi olmak, çiftlikler kurmak ve topraklarını terkederek kaçan köylüleri bu çiftliklerde zorla çalıştırmak gibi gayri kanunî faaliyetlerde bulunan kapıkulları, genel olarak yeniçeri ve kapıkulu süvari bölükleri mensupları ya da onların kıyafetlerini giyen şakilerdi.
1596 sonrası dönemde Tokat bölgesinde ve komşu bölgelerde kapıkullarına atfedilen bu türden faaliyetlere dair mühimme defterlerinde birçok kayıt bulunmaktadır.53
5. Küçük Çete Gruplarının Taciz Faaliyetleri
Az sayıda şaki insan grupları da Anadolu'da bilhassa kırsal alanda güvenlik ve asayişi tehdit etmekteydi. Yukarıda bahsedilen diğer yıkıcı güçler gibi bunlar da asıl hedef olarak sınırlı savunma imkanlarına sahip köyler ve köylüleri seçmişlerdi. Arşiv belgelerinin yansıttığına göre, Rum eyaleti ve Tokat bölgesi kırsalı da bu tür olaylardan nasibini almıştır.54
6. Köylüler ve Göçebeler Arasında Arasıra Yaşanan Çatışmalar
1574-1643 arasındaki dönemde geçim vasıtaları bakımından çatışan menfaat ilişkilerine sahip olan bu iki topluluk arasında önceki devirlerde olduğu gibi çatışmalar devam etmiştir. Köylüler, göçebelerin hareket halinde oldukları zaman onların tarla, bağ ve bahçelerine zarar verdikleri için hep şikayetçi olmuşlardır.55
C. Tabii ve İnsan Kaynaklı Olayların Genel Sonuçları
Bu tahripkar olayların doğrudan ve en mühim sonuçlarından birisi, ölüm oranında artışla birlikte doğum oranındaki düşüşdür. Yukarıda belirtildiği üzere, bilhassa Celâlî isyanları sırasında genelde Anadolu ve Rum eyaletinde özelde Tokat bölgesinde öldürme, yağmalama ve çok sayıda terör olayının varlığı bu hususu teyid etmektedir. Ayrıca deprem, sel baskınları ve kuraklık gibi tabii afetler de ölüm ve doğum oranlarının değişmesinde önemli rol oynamaktadır. Ölüm oranında artışla birlikte doğum oranında düşüşün fazlalığı sebebiyle XVII. yüzyılda İmparatorluk genelinde ciddi bir "demografik kriz" yaşandığı ileri sürülmektedir.56 Gerçekten, aynı yüzyılın ilk yarısında Tokat kırsalında %67,98'e varan bir nüfus azalması yaşanmıştır. Benzer nüfus gerilemeleri, Rum eyaletinin diğer kazalarında ve Anadolu'nun birçok kesiminde de vuku bulmuştur.57
XVII. asrın ilk yarısında meydana gelen tabii ve beşerî olayların bir diğer önemli neticesi, birçok köyün kısmen ya da tamamen boşaltılması ve köylülerin firarlarıdır. Bilhassa Osmanlı tarihçiliğinde "Büyük kaçkunluk" olarak nitelenen 1603-1607 yılları arasındaki dönemde hem şehirlerde, hem de kırsal yerleşim merkezlerinde, daha güvenli yerlere göçler vuku bulmuş ve neticede pek çok köy ve mezra ya tamamen terkedilmiş ya da önemli nüfus kayıpları yaşamıştır.58
Anadolu'daki bu durum, tarımsal üretimi fena halde etkilemiş, bu da devlet hazinesinin vergi gelirlerinin büyük ölçüde azalmasına sebep olmuştur.59 Diğer taraftan, boşaltılan köy tarım toprakları askerîler tarafından bir şekilde ele geçirilerek çiftlik tipi üretim alanları meydana getirilmiştir.60
1 Bu tarihçilerin herbiri dönemin tarihi olaylarına değişik bakış açılarından farklı yorumlar sunuyorlar. Önemli olanlar için bkz., Mustafa Akdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası "Celalî İsyanları", Ankara 1975; M. A. Cook, Population Pressure in Rural Anatolia, 1450-1600, London 1972; Halil İnalcık, "Military and Fiscal Transformation in the Ottoman Empire, 1600-1700", Archivum Ottomanicum, VI, Louvain 1980, s. 283-337; William Griswold, The Great Anatolian Rebellion, 1000*1020/1591-1611, Berlin 1983; Aynı yazar, "Climatic Change: A Possible Factor in the social Unrest of seventeenth Century Anatolia", Humanist and Scholar: Essays in Honor of Andreas Tietze (eds., H. W. Lowry and D. Quataert), İstanbul 1993, s. 37-58; Rifaat Ali Abu-el-Haj, "Review Article: Metin Kunt, The Sultan's Servants: Transformation of Ottoman Provincial Government 1550-1650", Osmanlı Araştırmaları/Journal of Ottoman Studies, 6, (İstanbul 1986), s. 221-46; Aynı yazar, "Fitnah, huruc ala al-Sultan and Nasihat: Political Struggle and Social Conflict in Ottoman Society, 1560s-1770s.", Vie Sympozium du Comite International d'etudes pre-Ottomanes et Ottomanes [CIEPO], Cambridge, 1 rst* 4th July 1984, (eds. J. L. Bacque-Grammont and Emeri van Donzel), İstanbul-Paris-Leiden 1987, s. 185-192; Aynı yazar, Formation of the Modern State-The Ottoman Empire Sixteenth to Eighteenth Centuries, New York 1991; William J. Goldstone, "The Ecological Dynamics of Empires: Seventeenth-Century Crisis in Ottoman Turkey and Ming China", in Comparative Social Dynamics: Essays in Honor of S. N. Eisenstad, (eds., E. Cohen and M. Lissak and U. Almagen), Boulder 1985, s. 31-47; Aynı yazar, "East and West in the Seventeenth Century: Political Crises in Stuart England, Ottoman Turkey and Ming China", Comparative Studies in Society and History, 30/1, (1988), s. 103-42; Karen Barkey, "Rebellious Alliances: The State and Peasant Unrest in the Early Seventeenth Century France and Ottoman Empire", American Sociological Review, 56/6 (1991), s. 679-715; Aynı yazar, Bandits and Bureaucrats. The Ottoman Route to the Sate Centralization, Cornell University Press, Ithaca and London 1994; Suraiya Faroqhi, "Officials, tımar-holders and taxation: the Late Sixteenth-Century Crisis as Seen from Çorum", Turcica, XVIII (1986), s. 53-82; Aynı yazar, "Agriculture and Rural Life in the Ottoman Empire (ca 1500-1878). A Report on scholarly Literature Published between 1970 and 1985", New Perspectives on Turkey, I (1987), s. 3-34; Aynı yazar, "Part II Crisis and Change, 1590-1699", An Economic and Social History of the Ottoman Empire, (eds., H. İnalcık and D. Quataert), C. 2 (1600-1914), Cambridge 1997.
2 "Gerileme" literatürü hakında bkz., Bernard Lewis, "Ottoman Observers of Ottoman Decline", Islamic Studies, I/1 (1962), s. 71-87; Douglas A. Howard, "'Ayn' Ali Efendi and the Literature of Ottoman Decline", Turkish Studies Association Bulletin, 11 (Bloomington 1987), s. 18-20; Aynı yazar, "Ottoman Historiography and the Literature of 'Decline' of the Sixteenth and Seventeenth Centuries", Journal of Asiatic Society, 22 (1988), s. 52-77; Rifaat Ali Abu-el-Haj, Formation of the Modern State-The Ottoman Empire Sixteenth to Eighteenth Centuries, New York 1991.
3 İnalcık, a.g.m., (1980); Faroqhi, a.g.m., (1986) ve (1997); Goldstone, a.g.m., (1988).
4 Bu bakımdan en kaydadeğer eserler için bkz., Ahmed Refik Altınay, Anadolu'da Türk Aşiretleri 966-1200, İstanbul 1930; M. Çağatay Uluçay, XVII. Asırda Saruhan'da Eşkiyalık ve Halk Hareketleri,
İstanbul 1944; Halil İnalcık, "Adâletnâmeler", T. T. K. Belgeler, II/3-4 (1965), s. 49-145; Cengiz Orhonlu, Osmanlı Tarihine Aid Belgeler: Telhisler (1597-1607), İstanbul 1970.
5 Tokat kazasının nahiyeleri şunlardı: Komanat, Cincife, Venk, Tozanlu, Yıldız, Kafirni, Gelmuğat, ve Kazabad (bkz., Başbakanlık Osmanlı Arşivi Tapu Defteri (BA. TD) 287, s. 1-323; Tapu-Kadostro Arşivi Tapu Defteri (TK. TD) 14, s. 138b-197b.
6 Rûm eyaletinin öteki sancakları: Amasya, Bozok, Arabgir, Divriği ve Canik (bkz. BA. Kamil Kepeci, Ruus Defteri 262, s. 52-55).
7 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Maliyeden Müdevver Defterleri (BA. MAD) 457, s. 124, 129.
8 BA. MAD 15615, s. 2-15; BA. MAD 335.
9 BA. MAD 43, v (arak). 43b-46a.
10 BA. MAD 2751, s. 83-89.
11 BA. MAD 4482 (1078/1667), s. 50-52.
12 BA. MAD 3167 (1100/1689), s. 62.
13 Oktay Özel, Changes in Settlement Patterns, Population and Society in Rural Anatolia: A Case Study of Amasya (1576-1642), Basılmamış doktora tezi, Manchester Üniversitesi, Manchester, U. K. 1993, s. 58.
14 1574-1643 dönemi Tokat kırsalının yerleşim yapısı hakkında detaylı bir analiz için bkz., Ali Açıkel, Changes in settlement patterns, population and society in North Central Anatolia: A case study of the district (kazâ) of Tokat (1574-1643), Doktora tezi, Manchester, 1999, s. 154-166.
15 Avarız-hane defterleri şehir ve köylerde emlak ve ev sahibi olan yetişkin erkek ve kadın nüfusu kaydederler. Genel olarak 1 avarız-hane, 3 ile 15 arasında değişen gerçek hanelerden oluşmaktadır. Cizye defterleri cizye vergisi mükellefi olan gayrimuslim yetişkin erkek nüfusu, şehirlerde mahallelere, kırsal kesimde ise köylere göre listeler. Gerek avarız-hane gerekse cizye defterleri az da olsa bazı kayıt hatalarını havidir. Bu defterlerin sınırlı verileriyle herhangi bir bölgenin ya da şehirin kesin nüfusunu belirlemek mümkün değildir. Dahası sözkonusu defterler, modern demografi biliminin sorguladığı yaş ve cinsiyet katagorileri, etnik dağılım gibi hususlar hakkında bilgi sağlamazlar. Bu nedenle bu defterlere dayalı olarak nüfus tahminleri yaparken çok dikkatli olunması gerekir. En azından defterlerdeki hataları minimuma indirmek için bu defterler ile vakıf kayıtları, seyahatnameler gibi muhtemel diğer kaynaklar mukayeseli bir şekilde ele alınmalıdır. Bu defterlerin referansları ve içerikleri ile incelenen dönemde Tokat kazasının nüfus hareketleri hakkında detaylı değerlendirmeler için bkz. Açıkel, a.g.t., s. 22-34, 166-178.
16 Bu rakamlar vergiden muaf askerî sınıf mensuplarını (askerler, memurlar ve din görevlileri), avarız defterlerinde kayd edilen avarız vergisine tabi kadın hane sahiplerini, tapu-tahrir ve avarız kayıtlarını sağlıklı bir şekilde karşılaştırabilmek için kapsam dışında tutar. Tablonun tahminî nüfus kolonu, her gerçek hanenin ortalama beş kişiden oluştuğu varsayımına göre düzenlenmiştir. Bu nedenle, toplam hane sayıları beş rakamı ile çarpılarak tahminî toplam nüfus rakamlarına ulaşılmıştır.
17 Tapu-Kadastro Arşivi Tapu Defteri (TK. TD) 14; (BA. MAD) 15615, s. 2-4.
18 BA. MAD 15615, s. 2-3.
19 Anadolu şehirlerinin nüfus kayıplarına dair bkz. Andre Raymond, "The Population of Aleppo in the Sixteenth and Seventeenth Centuries. According to Ottoman Census Documents", International Journal of Middle Eastern Studies (IJMES), 16 (1973), s. 447-460; R. C. Jennings, "Urban Population in Anatolia in the Sixteenth Century: A Study of Kayseri, Karaman, Amasya, Trabzon and Erzurum", IJMES, 7 (1976), s. 21-57; Suraiya Faroqhi, "Part II Crisis and Change, 1590*1699", An Economic and Social History of the Ottoman Empire, c. 2 (1600-1914) (ed. Halil İnalcık ve D. Quataert), Cambridge 1997; Haim Gerber, Economy and Society in an Ottoman City: Bursa 1600*1700, 1988, s. 12; Mehmet Ali Ünal, "1056/1646 Tarihli Avarız Defterine Göre 17. Yüzyıl Ortalarında Harput", T. T. K. Belleten, LI/199 (1987), s. 119-129; Akdeniz ve Avrupa ülkelerinde nüfus azalması hakkında bkz. Fernand Braudel, The Mediterranean and the Mediterranean World in the age of Philip II, 2 vols., (İngilizceye Çev. Sian Reynolds), London-New York, 1972; Micheal W. Flinn, The European Demographic System, 1500-1820, New York, London, Toronto, Tokyo, 1981; R. Mols, "Population in Europe 1500-1700", The Fontana Economic History of Europe The Sixteenth and Seventeenth Centuries, (ed. Carlo M. Cipolla), Glasgow, 1974; Machiel Kiel, "Remarks on the Administration of the Poll Tax (cizye) in the Ottoman Balkans and Value of Poll Tax Registers (cizye defterleri) for Demographic Research" Etudes Balkaniques, 26/4 (1990), s. 71-104; Henry Kamen, European Society, 1500-1700, London and New York, 1992.
20 Özel, a.g.t., s. 150.
21 1574 yılı için bkz., TK. TD 14; 1642 yılı için BA. MAD 2533.
22 1574 öncesi Tokat kent toplumunun yapısı üzerine detaylı bir analiz için bkz., Açıkel, a.g.t., s. 84-105.
23 1574 öncesinde Tokat kırsalı toplum yapısı hakkında bkz., Açıkel, a.g.t., s. 105-145.
24 Avarız vergilerini genel olarak dört ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar: nüzul (arpa, un ve benzeri gıda maddeleri üzerine vergi); sürsat (re'ayanın ordunun geçeceği menzillere arpa, un, koyun, yağ ve bal gibi askerin ihtiyaç duyacağı şeyleri getirip belirli fiyatalardan satma mükellefiyeti); avarız akçesi (peşin para olarak alınan vergi); ve bedel-i nüzul ve bedel-i sürsat (nüzul ve sürsat vergileri yerine para olarak yapılan ödemeler) vergileridir. Bu avarız vergileri hakkında bkz., Ömer Lütfi Barkan, "Avarız", İA (1949), II, s. 13-19; Mustafa Akdağ, Celâlî İsyanları, Ankara, 1963, s. 28-36; Lütfi Güçer, XVI ve XVII. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğu'nda Hububat Meselesi ve Hububattan Alınan Vergiler, İstanbul 1964, s. 67-135; Halil İnalcık, "Military and Fiscal Transformation in the Ottoman Empire, 1600-1700", AO, VI (1980), s. 313-317.
25 Birkaç örnek için bkz. Açıkel, a.g.t., s. 198 (Dipnot 136).
26 Özel, a.g.t., s. 164-165.
27 Mâlikâne arazilerinin bir kısmı Celâlî isyanları sırasında ve sonrasında asıl sahiplerinin ölümü ve varis bırakmaması veya korkudan topraklarını terketmesi ya da başka nedenlerden dolayı boş kalmış ya da başkaları tarafından el konulmuştur. Devlet yeniden sayım ve yazım yaptırmak suretiyle bunları tesbit ettirerek hazineye aktarmıştır. Bu gelişmeleri muhtevî belgeler için bkz., BA. MAD 2475, 24/2, 51/3, 78/2, 119/1, 129/3, 131/3, 136/3, 140/3, 142/3 ve 4, 158/3, 176/2; BA. MAD 6041 (Zeyl), 4.
28 Şerafettin Turan, Kanunî'nin Oğlu Şehzade Bâyezid Vakıası, Ankara 1961, s. 175-177.
29 Douglas A. Howard, The Ottoman tımar System and Its Transformation, 1563-1656, Doktora tezi, Indiana University, Bloomington (A.B.D.) 1987, s. 222-223.
30 Howard, a.g.t., s. 193-235.
31 Açıkel, a.g.t., s. 205-206.
32 Açıkel, a.g.t., s. 206-207.
33 XVII. asırda Osmanlı Anadolu eyâletlerine yerleştirilen kapıkulları hakkında daha fazla bilgi için bkz. Mustafa Akdağ, "Genel Çizgileriyle XVII. Yüzyıl Türkiye Tarihi", Tarih Araştırmaları Dergisi, IV (1966 Ankara), s. 202-203; aynı yazar, a.g.e., (1975), s. 20; İnalcık, a.g.m., (1980), s. 288*299.
34 Bu hususda, bir sonraki başlık "1574-1643 arasında Tokat kazasının sosyal yapısındaki değişmelerin muhtemel sebepleri" hakkında bilgi verilirken örnekleme yapılacaktır.
35 Özel, a.g.t., s. 163.
36 N. N. Ambraseys ve Caroline Finkel, The Seismicity of Turkey and Adjacent Areas: A Historical Review, 1500-1800, İstanbul 1995; Selânikî [Mustafa Efendi], Tarih-i Selânikî (edit. Mehmet İpşirli), İstanbul 1989, II, s. 147-148, 173, 178, 229, 282, 285, 287, 312, 513, 545, 670, 759; R. C. Jennings, "Plague in Trabzon and Reactions to It According to Local Judicial Registers", Humanist and Scholar: Essays in Honor of Andreas Tietze, (edit., Heath W. Lowry ve Donald Quataert), İstanbul 1993, s. 27-36.
37 Bu depremler için bkz. Ambraseys ve Finkel, a.g.e., s. 47, 55-57, 80, 83-84; Halis Turgut Cinlioğlu, Osmanlılar Zamanında Tokat I, Tokat 1941, s. 62.
38 William Griswold, The Great Anatolian Rebellion, 1000-1020/1591-1611, Berlin 1983, s. 50 (Dipnot 99).
39 Lütfi Güçer, a.g.e., s. 8-9.
40 Hrand D. Andreasyan, Polonyalı Simeon'un Seyahatnâmesi, İstanbul 1964, s. 87.
41 Jennings, a.g.m., s. 29-36; Mühimme Defteri (MD) 33, 177/352 (17 Şevvâl 985/28 Aralık 1577); Linda T. Darling, Revenue-Raising and Legitimacy: Tax Collection and Finance Administration in the Ottoman Empire, 1560-1660, Leiden-New York-Köln1996, s. 97-98.
42 Avusturya ile savaş sırasında Osmanlı maliyesinin sıkıntıları hakkında Cengiz Orhonlu tarafından neşredilen telhisler arasında şu kayıtlara bakılabilir; Orhonlu, Osmanlı Tarihine Aid Belgeler: Telhisler (1597-1607), İstanbul 1970, s. 24-25/25, 26, 28 nolu telhisler; 27-34/33-35, 37-42 nolu telhisler; 36/45 nolu telhis; 38-39/49 nolu telhis; 41-42/51 nolu telhis.
43 İnalcık, a.g.m., (1980), s 292-297.
44 Anadolu'daki Celâlî isyanları hakkında bkz. Mustafa Akdağ, Celâlî İsyanları, Ankara, 1963; "Celâlî İsyanlarından Büyük Kaçkunluk (1603-1606), I", Tarih Araştırmaları Dergisi, II/2-3 (1964), s. 1*50; a.g.e., Ankara 1975; Griswold, a.g.e., Berlin 1981.
45 Bu Celâlî terörü için bkz., Peçevi [İbrahim Efendi], Peçevi Tarihi (neşr. Bekir Sıtkı Baykal), Ankara 1982, II, s. 237-239; Nalma [Mustafa], Tarih-i Naima, İstanbul 1283/1866-67, I, s. 236; Kâtib Çelebi, Fezleke-i Tevârih, İstanbul 1286-87/1869-71, I, s. 143, 173-175; Orhonlu, a.g.e., s. 21/telhis
22.
46 BA. MAD 15615, s. 2-4.
47 Na'ima, a.g.e., II, s. 238, 245, 251, 296, 307-324; III, s. 187, 213; Katip Çelebi, a.g.e., II, s.
24-25, 53-56, 95-96, 100-103; Cinlioğlu, a.g.e., I, s. 75-80.
48 İnalcık, "Şikâyet Hakkı: Arz-ı Hâl ve Arz-ı Mahzarlar", OA, 7-8 (1988), s. 33-54; Faroqhi, "Political Activity among the Ottoman Taxpayers and the Problem of Sultanic Legitimisation (1570*1650) ", Journal of the Economic and Social History of the Orient (JESHO), XXXV (1992), 1-39.
49 Bu hususta birkaç tipik örnek belge için bkz., MD 18, 121/263 (16 Şevval 979/3 Mart 1572); MD 52, 374/1011 (19 RebPulevvel 992/30 Nisan 1584); MD 64, 81/239 (1 Şevval 996/24 Ağustos 1588); MD 71, 69/140 (4 Safer 1002/30 Ekim 1593); 86/177 (21 Zilhicce 1002/8 Eylül 1594). Komşu Amasya bölgesi için, bkz., Özel, a.g.t., s. 182 (Dipnot 36).
50 Bu türden hadiseler ve onların re'aya üzerindeki etkileri için bkz., Güçer, a.g.e., s. 22-28.
51 Adaletnâmler üzerine spesifik bir çalışma için bkz., İnalcık, "Adâletnâmeler", T. T. K. Belgeler, II/3-4 (1965), s. 49-145.
52 Birkaç tipik örnek belge için bkz., MD 28, 391/1017 (Özel, a.g.t., s. 183'den naklen); MD 78, 72/190 (Özel, a.g.t., s. 183'den naklen); MD 80, 97/252 (4 Zilkade 1022/16 Aralık 1613); 98/253 ve 254 (aynı tarihli); 99/255 ve 256 (11 Zilkade 1022/23 Aralık 1613); MD 81, 55/124 (20 Şevval 1025/31 Ekim 1616); MD 85: 195/447 (Özel, a.g.t., s. 183'deki dipnot 40'dan naklen).
53 Kapıkullarının eşkiyalık hareketleri hakkında bkz., MD 5 (zeyl), 112/351 (999/1590-91); MD 75, 194/391 (15 Zilkade 1012/15 Nisan 1604); MD 78, 162/414 (7 Cemaziyelahir 1018/8 Temmuz 1609); 271/716 (19 Muharrem 1018/24 Nisan 1609); MD 79, 135/332 (24 Muharrem 1019/19 Mart 1610); 222/579 (6 Zilhicce 1018/2 Mart 1610); MD 80, 130/336 (21 Zilhicce 1022/2 Şubat 1614); MD 85: 129/289 (10 Zilkade 1040/10 Haziran 1631). Ayrıca bkz., Güçer, a.g.e., s. 25*26; Irene Beldiceanu-Steinherr ve J. -L. Bacque-Grammont, "A Propos de Quelques Causes de Malaises Sociaux en Anatolie Centrale Aux XVIe et XVIIe Siecles", AO, VII (1982), s. 101. Yeniçeri ve kapıkulu süvarisi gibi giyinen kimseler tarafından yapınlan eşkiyalık için bkz., MD 79: 445/1128 (24 Cemaziyelahir 1019/15 Ağustos 1610); MD 70, 91/175 (11 Cemaziyelevvel 1001/15 Mart 1593); MD 71, 86/177 (21 Zilhicce 1002/8 Eylül 1594); MD 78, 717/1867 (5 Safer 1018/10 Mayıs 1609); MD 79, 445/1128 ve 1129 (24 Cemaziyelahir 1019/15 Ağustos 1610); 456/1160 (24 Şevval 1019/10 Ocak 1611); MD 80, 16/36 (18 Zilkade 1022/30 Aralık 1613). Amasya bölgesindeki benzer olaylar için bkz., Özel, a.g.t., s. 186 (Dipnot 49).
54 İşte birkaç örnek belge referansı: MD 31, 174/391 (2 Cemaziyelevvel 985/17 Ağustos 1577); MD 36, 170/466 (9 Safer 987/8 Nisan 1579); MD 39, 60/140 (27 Şevval 987/17 Aralık 1579); MD 49, 128/432 (19 Cemaziyelevvel 991/10 Temmuz 1583); MD 57, 61/210 (Evail-i Cemaziyelevvel 995/Nisan 1587); MD 62, 12/38 (9 RebPulahir 996/7 Şubat 1588); MD 71, 66/135 (4 Safer 1002/30 Ekim 1593); MD 74, 7/21 (1004/1595-96); MD 78, 308/807 (13 RebPulahar 1018/16 Haziran 1609); 615/1587 (30 Muharrem 1018/5 Mayıs 1609); MD 79, 371/944 (13 Şevval 1019/29 Aralık 1610); 439/1111 (11 Cemaziyelevvel 1019/1 Eylül 1610); MD 87, 67/169 (21 Ramazan 1046/17 Şubat 1637).
55 Tokat bölgesi dahil Rum eyaletinde meydana gelen köylü-göçebe çatışmalarına tipik birkaç örnek için bkz., MD 80, 447/1075 (15 Muharrem 1024/14 Şubat 1615; MD 80, 107/261 ve 475/1075 (1023/1614-15); MD 81, 6/13 (1025/1616-17) (Son üç referans için bkz., Özel, a.g.t., s. 188, Dipnot 55'den naklen).
56 Bruce McGowan, Economic Life in Ottoman Europe, Taxation, Trade and the struggle for Land, 1600-1800, Cambridge1981, s. 86-87; Kiel, a.g.m., s. 77-78. Bununla birlikte, Maria Todorova bu iki yazarın sonuçlarına katılmamaktadır (Bkz., Maria N. Todorova, "Was there a Demographic Crisis in the Ottoman Empire in the Seventeenth Century?", Etudes Balkaniques, 2 (1988), s. 55-63).
57 Özel, a.g.t., s. 153, 194 (Dipnot 74); Mehmet Öz, "Tahrir Defterlerine Göre Canik Sancağı'nda Nüfus (1455-1643)", Ondokuzmayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 6 (Samsun 1991), s. 190; Raymond, a.g.m., s. 447-460; Jennings, a.g.m., s. 21-57; Faroqhi, Towns and Townsmen of Ottoman Anatolia-Trade, Crafts and Food Production in an Urban Setting, 1520-1650, Cambridge 1984, s. 120; aynı yazar, a. g. b (ölüm)., (1997), s. 439-440; Gerber, a.g.e., s. 12; Ünal, a.g.m., s. 119-129.
58 Dönemin arşiv kaynaklarında, kroniklerde ve çağdaş yazarların eserlerinde bu türden hadiselere geniş yer verilmiştir. Böyle hadiselere referans için bkz., Güçer, a.g.e., s. 20-21; Akdağ, a.g.e., (1975), s. 488-501; Griswold, a.g.e., s. 49-50; Kitab-ı Müstetâb, Osmanlı Devlet Düzenine Ait Metinler, I, (yay. Yaşar Yücel), Ankara 1974, s. 17, 20; Koçi Bey, Koçi Bey Risâlesi, (yay. Ali Kemalî Aksüt), İstanbul 1939, s. 47-50, 96; Selânikî [Mustafa Efendi], Tarih-i Selânikî, (yay. Mehmet İpşirli), İstanbul 1989, II, s. 755, 816-817; Solak-zâde [Mehmed Hemdemî Çelebi], Solak-zâde Tarihi, (yay. Vahid Çubuk), Ankara 1989, II, s. 513; Kâtib Çelebi, Düsturü'l-Amel li-Islâhi'l-Halel, (yay. Ali Can), Ankara 1982, s. 22-25; aynı yazar, Fezleke-i Tevârih, İstanbul 1286-87/1869-71, II, s. 144-146; Nalma [Mustafa], Tarih-i Nalma, İstanbul 1283/1866-67, III, s. 113-115; Hrand D. Andreasyan, "Bir Ermeni Kaynağına Göre Celâlî İsyanları", ÜİEFTD, XII/17-18, (1962-63), s. 27-42.
59 Faroqhi, "A Great Foundation in Difficulties: or Some Evidence on Economic Contraction in the Ottoman Empire of the Mid-Seventeenth Century", Revue D'Histoire Maghrebine (RHM), 47-48 (1987), s. 109-21; aynı yazar "Agricultural Crisis and the Art of Flute-Playing: the Worldly Affairs of the Mevlevî Dervishes (1595-1652)", Turcica, XX (1988), 43-70; Özel, a.g.t., s. 198 (Dipnot 89); Murat Çizakça, "Incorporation of the Middle East into the European World-Economy", Review, VIII/3 (1985), 360-361; Orhonlu, a.g.e., s. 90.
60 Açıkel, a.g.t., s. 220-221, 229-230.