[align=center]
Sosyolojide Toplumsal Değişmenin Özellikleri Nedir? Ne Değildir?
Toplumsal değişme denilince akla ilk gelen kavramlar, gelişme ve ilerleme kavramlarıdır. Toplumsal değişme alanındaki ilk sosyolojik çalışmalar Aydınlanma, Endüstri Devrimi ve Fransız Devrimi sonucunda Batı Avrupa toplumlarında ortaya çıkan değişimleri açıklama üzerine odaklanmıştır. Aydınlanma düşüncesi temel olarak dünyanın batıl inançlarla veya doğaüstü güçlerle açıklanamayacağına dayanır. Aydınlanma düşüncesine göre dünyayı anlama ve açıklamanın tek yolu, akılcı düşünce ve bilimdir. Akıl ve bilimin kullanılması, ilerlemeyi getirecektir. Bu anlamda ilerleme kavramı, toplumlar için her zaman daha iyi ve daha güzel olan bir aşamaya doğru gidişi ifade etmiştir. Aydınlanma düşüncesi etkisiyle toplumsal değişme daha iyiye, ideal olan bir toplumsal düzene doğru ilerleme olarak ele alınmıştır. İlerleme fikrini içinde barındıran gelişme kavramı ise daha sonraki dönemlerde özellikle Üçüncü Dünya toplumlarının analizinde kullanılmış bir kavramdır. Gelişme bu tür toplumların kapitalist endüstrileşme ve modernleşme sürecine dâhil olup gelişmiş toplumların geldikleri aşamaya gelebileceklerini ifade etmektedir.
Yaşlı insanların geçmişten özlemle söz ettiklerini sıkça duyarız. Eski dostlukların, akraba ilişkilerinin, mahalle kültürünün kalmadığından ya da kullanmakta zorluk çektikleri yeni teknik aygıtların icat edilmesinden, mekânların daralmasından, kalabalıklardan şikâyet ederek geçmiş deneyimlerini anlatırlar. İnsanların yaşlandıkça güçlenen, geçmişe özlem duyma duygusundan kaynaklansa da sosyolojik bir gerçeği de göz önüne sermektedir. Filozof Herakleitosâun âDeğişmenin kendisi hariç her şey değişmektedir.â sözü yalnızca varlığın evrensel hakikatini değil aynı zamanda bir sosyolog için toplumsal hayatın temel karakteristiğini de ifade etmektedir.
Örneğin Türkiye özelinde düşünürsek, evlerin iç dekorasyonunun modernleşmesi, beslenme ve mutfak alışkanlıklarının değişmesi, bakkalların yerini büyük marketlerin alması, yeni bir eğlence ve tüketim kültürünün ortaya çıkması, evlilik ve düğün âdetlerindeki değişmeler, yabancı kelimelerin Türkçede çokça kullanılmaya başlanması, doğanın kirlenmesi, metropollerin ortaya çıkması gibi ilk elden saptayabileceğimiz faklılaşmalar Türkiyeânin her bakımdan değiştiğini göstermektedir. Elbette bu yalnızca Türkiye için geçerli bir durum değildir. Tarihsel akış içinde tüm toplumlar yapı ve ilişkiler bakımından sürekli değişmektedirler. İşte bu süreklilik arz eden değişme olgusu sosyolojide toplumsal değişme kavramı ile açıklanır.
[/align]Sosyolojide Toplumsal Değişmenin Özellikleri Nedir? Ne Değildir?
Toplumsal değişme denilince akla ilk gelen kavramlar, gelişme ve ilerleme kavramlarıdır. Toplumsal değişme alanındaki ilk sosyolojik çalışmalar Aydınlanma, Endüstri Devrimi ve Fransız Devrimi sonucunda Batı Avrupa toplumlarında ortaya çıkan değişimleri açıklama üzerine odaklanmıştır. Aydınlanma düşüncesi temel olarak dünyanın batıl inançlarla veya doğaüstü güçlerle açıklanamayacağına dayanır. Aydınlanma düşüncesine göre dünyayı anlama ve açıklamanın tek yolu, akılcı düşünce ve bilimdir. Akıl ve bilimin kullanılması, ilerlemeyi getirecektir. Bu anlamda ilerleme kavramı, toplumlar için her zaman daha iyi ve daha güzel olan bir aşamaya doğru gidişi ifade etmiştir. Aydınlanma düşüncesi etkisiyle toplumsal değişme daha iyiye, ideal olan bir toplumsal düzene doğru ilerleme olarak ele alınmıştır. İlerleme fikrini içinde barındıran gelişme kavramı ise daha sonraki dönemlerde özellikle Üçüncü Dünya toplumlarının analizinde kullanılmış bir kavramdır. Gelişme bu tür toplumların kapitalist endüstrileşme ve modernleşme sürecine dâhil olup gelişmiş toplumların geldikleri aşamaya gelebileceklerini ifade etmektedir.
Yaşlı insanların geçmişten özlemle söz ettiklerini sıkça duyarız. Eski dostlukların, akraba ilişkilerinin, mahalle kültürünün kalmadığından ya da kullanmakta zorluk çektikleri yeni teknik aygıtların icat edilmesinden, mekânların daralmasından, kalabalıklardan şikâyet ederek geçmiş deneyimlerini anlatırlar. İnsanların yaşlandıkça güçlenen, geçmişe özlem duyma duygusundan kaynaklansa da sosyolojik bir gerçeği de göz önüne sermektedir. Filozof Herakleitosâun âDeğişmenin kendisi hariç her şey değişmektedir.â sözü yalnızca varlığın evrensel hakikatini değil aynı zamanda bir sosyolog için toplumsal hayatın temel karakteristiğini de ifade etmektedir.
Örneğin Türkiye özelinde düşünürsek, evlerin iç dekorasyonunun modernleşmesi, beslenme ve mutfak alışkanlıklarının değişmesi, bakkalların yerini büyük marketlerin alması, yeni bir eğlence ve tüketim kültürünün ortaya çıkması, evlilik ve düğün âdetlerindeki değişmeler, yabancı kelimelerin Türkçede çokça kullanılmaya başlanması, doğanın kirlenmesi, metropollerin ortaya çıkması gibi ilk elden saptayabileceğimiz faklılaşmalar Türkiyeânin her bakımdan değiştiğini göstermektedir. Elbette bu yalnızca Türkiye için geçerli bir durum değildir. Tarihsel akış içinde tüm toplumlar yapı ve ilişkiler bakımından sürekli değişmektedirler. İşte bu süreklilik arz eden değişme olgusu sosyolojide toplumsal değişme kavramı ile açıklanır.