[align=center][align=center][align=center]
Sofist Filozofların Dil Felsefesinde Kavramların Anlamı Nedir?
Sofistler dille ilgili bir başka temel noktaya daha işaret eder. Buna göre kavramlar bizim zihnimizin soyutlamalarıdır. Algı kişiden kişiye değiştiği için kavram da kişiden kişiye değişir. Sofistler bu noktada şu soruları ortaya atar:
1-) Gerçekliğin bilgisi ile onun dile getirilişi arasındaki ilişki nedir?
2-) Kavramlar aracılığıyla herhangi bir gerçekten söz etmek olabilir mi?
2-) Dil gerçekliğin bilgisini aynı şekilde dil aracılığıyla başkalarına nasıl iletebilir?
Sofistler çevremizi kuşatan nesneleri ve kurucu öğelerin doğasını araştırmak yerine gerçekliği zihnimizde kurulduğu, algımızda ortaya çıktığı ölçüde araştırmışlardır. Onlar varlığın sınırı ile bilgisini duyu algısının sınırı ve bilgisiyle özdeş kılmışlardır. Onlara göre algıyla kavradığımız görünenlerin ötesinde bir şey yoktur. Varlığı algılanan gerçeklik ile sınırlayan sofistler, bu tutumlarının sonucunda algılanan gerçekliği de öznel ve bireysel gerçekliğe indirgemişlerdir. Algılayan bireyin dışında herkesçe keşfedilecek nesnel gerçeklik yoktur. Gerçeklik her bireyin kendi algı kavrayışıyla sınırlıdır, bu bakımdan herkes için geçerli olacak doğrular ve doğruluk ölçütü yoktur. Madem herkesin üzerinde anlaşabileceği nesnel gerçeklik ve gerçekliğe ilişkin kesin bilgiler yok, o halde sofistlere düşen görev kesin bilgiler yerine işe yarar olanı koymaktır.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align]Sofist Filozofların Dil Felsefesinde Kavramların Anlamı Nedir?
Sofistler dille ilgili bir başka temel noktaya daha işaret eder. Buna göre kavramlar bizim zihnimizin soyutlamalarıdır. Algı kişiden kişiye değiştiği için kavram da kişiden kişiye değişir. Sofistler bu noktada şu soruları ortaya atar:
1-) Gerçekliğin bilgisi ile onun dile getirilişi arasındaki ilişki nedir?
2-) Kavramlar aracılığıyla herhangi bir gerçekten söz etmek olabilir mi?
2-) Dil gerçekliğin bilgisini aynı şekilde dil aracılığıyla başkalarına nasıl iletebilir?
Sofistler çevremizi kuşatan nesneleri ve kurucu öğelerin doğasını araştırmak yerine gerçekliği zihnimizde kurulduğu, algımızda ortaya çıktığı ölçüde araştırmışlardır. Onlar varlığın sınırı ile bilgisini duyu algısının sınırı ve bilgisiyle özdeş kılmışlardır. Onlara göre algıyla kavradığımız görünenlerin ötesinde bir şey yoktur. Varlığı algılanan gerçeklik ile sınırlayan sofistler, bu tutumlarının sonucunda algılanan gerçekliği de öznel ve bireysel gerçekliğe indirgemişlerdir. Algılayan bireyin dışında herkesçe keşfedilecek nesnel gerçeklik yoktur. Gerçeklik her bireyin kendi algı kavrayışıyla sınırlıdır, bu bakımdan herkes için geçerli olacak doğrular ve doğruluk ölçütü yoktur. Madem herkesin üzerinde anlaşabileceği nesnel gerçeklik ve gerçekliğe ilişkin kesin bilgiler yok, o halde sofistlere düşen görev kesin bilgiler yerine işe yarar olanı koymaktır.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align]
[/align]