[align=center][align=center][align=center]
Sofist Filozoflarda Septisizmin (Şüphecilik) Genel Özellikleri Nedir?
Sofistler için sonuçları ister olumsuz, ister olumlu değerlendirilsin; kuşkuculuk, bilgi kuramının gelişiminde önemli bir çıkış noktası olmuştur. Kuşkucu uslamlamanın olmadığı yerde, ilgiye değer bir epistemolojiden de söz edilemez. Epistemoloji, kuşkucu uslamlamayı karşılamaz, onu sınırlandırmak için kurulur. Yani kuşkuculuğun ortaya çıkışı, bilgi sorunu ile ilgilidir. Dogmatizmin karşısında duran bir öğreti olan kuşkuculuk, bir şekliyle ilkece bilinemez olan şeyler ya da nesneler bulunduğunu ileri sürer.
Kuşkuculuk, tarihsel süreç içinde, farklı konulara yönelmiştir, bu kimi zaman dış dünyanın ya da Tanrının varlığı olsa da, en eskisi deneysel bilginin olanağına yönelik olanıdır, yani doğru bilgiyi elde etmenin imkansızlığını göstermeyi hedef edinen kuşkucu yaklaşım. Ama yine de kuşkuculuk, epistemolojinin, yani bilgiyi kendine konu edinen felsefe alanının bu dönemde yer almasında etkili olmuştur.
Bilgi kuramının varoluş nedeni de kuşkuculuktur. Eğer, kuşkucu yaklaşımlar olmasaydı, bilimin varlığı dogmacı temellere dayanacak, temeline ve gerekliliğine ilişkin hiçbir soru sorulamadığı gibi ortada temeli destekleyen felsefi payandalar, yani bilgi kuramları da bulunamayacaktır.
M.Ö. 530 yıllarında yaşamış Xenophanes ise, bu konuda şöyle demiştir:
Kesin doğruya bakarsak, hiç kimse bunu bilememiştir. Hiç kimse de bilemeyecektir, ne tanrılar hakkında bir şey, ne de şimdi bahsettiğim tüm bu şeyler hakkında. Eğer insanoğlu şans eseri söyleyebilseydi en son gerçeği, bunun ne olduğunu kendisi de bilemezdi.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align]Sofist Filozoflarda Septisizmin (Şüphecilik) Genel Özellikleri Nedir?
Sofistler için sonuçları ister olumsuz, ister olumlu değerlendirilsin; kuşkuculuk, bilgi kuramının gelişiminde önemli bir çıkış noktası olmuştur. Kuşkucu uslamlamanın olmadığı yerde, ilgiye değer bir epistemolojiden de söz edilemez. Epistemoloji, kuşkucu uslamlamayı karşılamaz, onu sınırlandırmak için kurulur. Yani kuşkuculuğun ortaya çıkışı, bilgi sorunu ile ilgilidir. Dogmatizmin karşısında duran bir öğreti olan kuşkuculuk, bir şekliyle ilkece bilinemez olan şeyler ya da nesneler bulunduğunu ileri sürer.
Kuşkuculuk, tarihsel süreç içinde, farklı konulara yönelmiştir, bu kimi zaman dış dünyanın ya da Tanrının varlığı olsa da, en eskisi deneysel bilginin olanağına yönelik olanıdır, yani doğru bilgiyi elde etmenin imkansızlığını göstermeyi hedef edinen kuşkucu yaklaşım. Ama yine de kuşkuculuk, epistemolojinin, yani bilgiyi kendine konu edinen felsefe alanının bu dönemde yer almasında etkili olmuştur.
Bilgi kuramının varoluş nedeni de kuşkuculuktur. Eğer, kuşkucu yaklaşımlar olmasaydı, bilimin varlığı dogmacı temellere dayanacak, temeline ve gerekliliğine ilişkin hiçbir soru sorulamadığı gibi ortada temeli destekleyen felsefi payandalar, yani bilgi kuramları da bulunamayacaktır.
M.Ö. 530 yıllarında yaşamış Xenophanes ise, bu konuda şöyle demiştir:
Kesin doğruya bakarsak, hiç kimse bunu bilememiştir. Hiç kimse de bilemeyecektir, ne tanrılar hakkında bir şey, ne de şimdi bahsettiğim tüm bu şeyler hakkında. Eğer insanoğlu şans eseri söyleyebilseydi en son gerçeği, bunun ne olduğunu kendisi de bilemezdi.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align]
[/align]