Gözlerimin önünde gözyaşı dökerken;
anlıyor insan;yaşarken ölmeyi.
Dünya nedir? ölüm kimdir?
bunları sorgulamadan önce:
bak göz bebeklerime,
beşik gibi sallanan yüreğime.
ruh ve beden aynı yerdeyken
benim ne haddime yargı ey sevgili.
insan sevdiğinde anlıyor bazı şeyleri,
mesela bir insanı nasıl ölümsüz yapabildiğini.
akarken damla damla yaşlar gözlerinden,
yanakların soğuktan üşüyüp kızardığında,
sarılmaktı tek yapabildiğim.
sövgü gibi çıktı ağzımdan kelimeler,
yaraladı bizi en içten.
tahmin edemiyor insan bir saniye sonrasını dahi.
göremiyor uçsuz bucaksız sahneyi,
ama biliyorum ki hiç bir husus değiştiremez gözlerindeki kahveyi.
kırk hatır,kırkbin satır ve kırkyüzbin mısra döksemde kağıda,
sadece bir kağıt parçasından öteye gidemez bilirim.
sözcükleri canlandırmadan yürekte,
bitmez hiçbir ağrı; bir adım ötede.
redifler ayrılmadan iki kalemde,
sevmeye sınır koymak benim ne haddime.
kafiyeler okşarken tenini,
şiirlerime savurmak seni.
dağın tepesinden pare pare inerken kar taneleri.
gönlümün doldu yeniden salıncakları.
yıldızları seyrederken uzaya aşık olmuşum bir kere ben.
kalem küsmediği sürece elime,
yazarım seni her bir nedenle.
kokun olmuşken ah-u zarım.
divane olmuşken bu denli.
keder gider dertli dertli.
sevmişken seni,herşey değilmi belli?
peki ya gözlerinden saçtığın o sevgiye muhtaç bakışların?
nasıl sevmem ki seni bu denli?
koklamak seni iç çeke çeke.
sen aşkların en güzeli.
zemheri kalbime yazı getirdiğinden beri;
seviyorum seni deli gibi...
anlıyor insan;yaşarken ölmeyi.
Dünya nedir? ölüm kimdir?
bunları sorgulamadan önce:
bak göz bebeklerime,
beşik gibi sallanan yüreğime.
ruh ve beden aynı yerdeyken
benim ne haddime yargı ey sevgili.
insan sevdiğinde anlıyor bazı şeyleri,
mesela bir insanı nasıl ölümsüz yapabildiğini.
akarken damla damla yaşlar gözlerinden,
yanakların soğuktan üşüyüp kızardığında,
sarılmaktı tek yapabildiğim.
sövgü gibi çıktı ağzımdan kelimeler,
yaraladı bizi en içten.
tahmin edemiyor insan bir saniye sonrasını dahi.
göremiyor uçsuz bucaksız sahneyi,
ama biliyorum ki hiç bir husus değiştiremez gözlerindeki kahveyi.
kırk hatır,kırkbin satır ve kırkyüzbin mısra döksemde kağıda,
sadece bir kağıt parçasından öteye gidemez bilirim.
sözcükleri canlandırmadan yürekte,
bitmez hiçbir ağrı; bir adım ötede.
redifler ayrılmadan iki kalemde,
sevmeye sınır koymak benim ne haddime.
kafiyeler okşarken tenini,
şiirlerime savurmak seni.
dağın tepesinden pare pare inerken kar taneleri.
gönlümün doldu yeniden salıncakları.
yıldızları seyrederken uzaya aşık olmuşum bir kere ben.
kalem küsmediği sürece elime,
yazarım seni her bir nedenle.
kokun olmuşken ah-u zarım.
divane olmuşken bu denli.
keder gider dertli dertli.
sevmişken seni,herşey değilmi belli?
peki ya gözlerinden saçtığın o sevgiye muhtaç bakışların?
nasıl sevmem ki seni bu denli?
koklamak seni iç çeke çeke.
sen aşkların en güzeli.
zemheri kalbime yazı getirdiğinden beri;
seviyorum seni deli gibi...