Keşfet

Pyrrhon ve Okulunun Septisizm (Şüphecilik) Düşüncesi Nedir?

Linux

Yaşlı Kurt
Katılım
14 Şub 2021
Mesajlar
3,707
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Konum
istanbul
[align=center][align=center]
CCe1cv.jpg


Pyrrhon ve Okulunun Septisizm (Şüphecilik) Düşüncesi Nedir?


Pyrrhon şüpheciliği, stoacılıkla Epikurosçuluğu da belli ölçülerde etkilemiştir. Bundan sonra Şüpheciliğin, Platonun izdaşlarınca sürdürülen akademiye sızdığını görüyoruz. Kimi felsefe tarihçileri bu sızmayı, Pyrrhon şüpheciliğinin büyük bir başarısı olarak nitelerler(?N.şüphecilik kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır ve Akademide de zaten var olan şüphecilik ortaya çıkmıştır N.). Platon akademisinin akademi şüpheciliği adıyla anılan bu şüpheci dönemi, orta akademi dönemidir. Arkesilaos (316-241, Karneades (214-129) ve Klitomakhos (180-110) gibi düşünürlerce sürdürülen akademi şüpheciliği, felsefe tarihçilerince ölçü şüpheciliği olarak nitelenir.

Akademi şüpheciliği, kesin gerçek deyimi yerine gerçeğe benzer deyimini koymuş ve bununla yetinilmesi gerektiğini savunmuştur. Onlara göre kesinliği hiçbir zaman elde edemeyeceksek de kimi şeylerin öteki şeylerden daha çok doğruluğa yatkın olduğunu görebiliriz. Gerçeğe benzer olan, en çok olasılı (Muhtemel) bulunandır. Ussal olan da, olanaklı bulunanların içinde en olasılıya göre davranmaktır. (Bertrand Russell Batı Felsefesi Tarihinde, bu görüş çoğu çağdaş düşünürlerin paylaşabileceği bir görüştür, der). Bu yüzden akademi şüpheciliği, olumlu şüphe ya da verimli şüphe deyimiyle nitelenmiştir. Çünkü bu şüphe, kesin gerçeğe henüz ulaşamamışsa bile, yanılınabileceğini de göz önünde tutarak kesin gerçeği aramakta ve her an kendi kendini düzeltip tamamlayarak gittikçe daha çok kesin gerçeğe yaklaşmaktadır. Bununla beraber, İ.Ö: 56 yılında Atinanın elçilik göreviyle Romaya gönderdiği üç düşünürden biri olan, orta akademinin ikinci başkanı Karneades, Romada tüze (adalet) üstüne iki ayrı konuşma yapmış ve birinde tüzeyi tanıtlamak için ileri sürdüğü kanıtları ikincisinde birer birer çürütmüştür. Böylelikle de kesin gerçeğin bulunmadığını göstermiştir. Romalı gençlerin pek beğendiği bu söylevlere yaşlı Marcus Cato şiddetle karşı çıkmış ve senatoda yaptığı bir konuşmayla elçi Karneadesin Atinaya geri gönderilmesini sağlamıştır.(Plutarkhos, ünlü Yaşamlarında, Catonun bunu, Karneadesi sevmediğinden değil, genellikle felsefeyi sevmediğinden yaptığını yazar). Orta akademi, özellikle Arkesilaosun büyük etkisiyle tam iki yüzyıl (İ.Ö. 69 yılında ölen Antiokhosun akademi başkanlığına kadar) şüpheci kalmıştır. Bu iki yüzyıl sonunda stoacılığa teslim olan akademi şüpheciliğinden sonra antikçağ

Yunan şüpheciliği, Giritli Aenesidemos (İ.S. 1. yüzyılda yaşadığı sanılıyor)la yeniden ve Pironcu biçimiyle canlandırılmıştır. Tarihlerin yazdığına göre Greklerden iki bin yıl önce Knososta, şüpheci söz oyunlarıyla saraylıları eğlendiren bir çeşit şüpheciler varmış. Bu yüzden kimi felsefe tarihçileri Aenesidemosun bu kökenden de kaynaklandığına işaret ederler. Aenesidemosun Pironcu şüpheciliği, akademi sonrası şüpheciliği ve yeni Pironculuk adlarıyla da anılır. Şüphecilik yolunda Aenesidemosu Lukianos (İ.S. 2. yüzyılda yaşamıştır) ve Sekstos Empeirikos (140-230) izlemiştir. Özellikle Empeirikosun tanrıbilimsel şüpheciliki Rönesansta filizlenecek olan bilim tutkusunun tohumlarını atmış sayılmaktadır. Antikçağ Yunan şüpheciliği, İ.S. 3. yüzyılda gücünü yitirmiş ve yerini çağın gereksinimlerine daha uygun düşen inakçı dinlere bırakmıştır. Antikçağ Yunan şüpheciliği genellikle duyumsal bilgiden şüphelenmiş ve bundan ötürü duyumcu şüphecilik deyimiyle de nitelenmiştir. İlerde, eytişimsel ve tarihsel özdekçi öğreti böylesine bir şüphenin ne kadar yersiz ve yanılgılı olduğunu bütün açıklığıyla ortaya çıkaracaktır.

KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align]

[/align]
 
Güzel bilgiler için teşekkürler
 

Konu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst