[align=center][align=center]
Platon Felsefesinde İdealar Kuramına Göre Şeylerin Doğası Nedir?
Sofistler ve Sokratese kadarki Yunan felsefesi, büyük ölçüde doğa araştırmalarına dayanmakta ve bu yüzden ilk filozoflara doğa filozofları (Physikoi) denmekteydi. İdealar öğretisi de son kertede doğayı (Physis) açıklamaya yönelik bir öğretiydi. Nitekim öğretinin ilk kez ortaya çıktığı Phaidonda ideaların bir doğa soruşturmasından doğdukları açıkça belirtilir. Ama Platon, felsefenin kendisinden sonraki seyrini neredeyse tamamen değiştirecek olan bir büyük düşünce hamlesiyle önceki düşünürlerin görünür evrenden ve görünür evrenin dayandığı akli hakikatlerden ibaret gördükleri physisi, görünür evrenden tamamen bağımsız bir varlığa sahip olan idealarla değiştirmiştir. Physis sözcüğünü de bir şeyin belirli ölçüde görülebilir ve kavramsal olarak tanımlanabilir özü olarak anlamış (Soykan, 1993: 34), eserlerinin birçok yerinde Physis sözcüğünü idea anlamına gelecek biçimde kullanmıştır (Wedberg, 1989: 81). O hâlde Platona göre physis, önceki filozofların anladığı gibi görünür evren değil, idealar dünyasıdır ve idealar, aynı zamanda duyulur şeylerin doğasıdırlar. Duyulur evrendeki her şeyin ideasına yönelmiş olması, ona benzemeye çalışması, doğasını gerçekleştirmeye yönelik tabii eğiliminin bir sonucudur. Şeyler doğalarını idealarından aldıkları ve sadece idea yetkin ve tam olduğu için, her şey tamamlanmak, yetkinleşmek için ideasına yönelir ve ideasına yöneldikçe kendi doğasına, doğasının tamlığına yönelmiş olur (Devlet, 597a; Phaidon, 103b; Parmenides 132b). Kısacası idealar, duyulur şeylerin var oluşlarının Nedeni, Amacı ve Yetkinliği/Tamlığıdırlar (Popper, 1989: 40-41). En yüksek idea, İyiliği, Güzelliği ve Adaleti tek başına temsil eden İyi ideası olduğu ve evrendeki her şey doğası gereği ona yöneldiği için ideasını, yani doğasını gerçekleştiren, o ölçüde de iyi, güzel ve adil olmuş olur. Tersinden söylemek gerekirse bir şeyin iyi, güzel ve adil olabilmesi için ideasına mümkün olduğunca benzemesi, yani doğasını mümkün olduğunca gerçekleştirmesi gerekir. Bu yargı, Platonun varlık, ahlak ve toplum anlayışının bir diğer önemli temelini oluşturur. Phaidon diyalogunda idealar öğretisi bir doğa soruşturmasının sonucu olarak ortaya konur. Platon, İdea sözcüğü yerine sık sık Physis sözcüğünü kullanır ve ideaları görünür şeylerin asıl doğaları olarak anlar. Tüm görünür şeyler, tabii olarak idealarına yönelmişlerdir çünkü idealar görünür şeylerin doğalarını, tamlıklarını yetkinliklerini oluştururlar. Böylece ideasına yönelmiş olan bir şey, kendi doğasına yönelmiş olur, tamamlanmaya, eksiksizleşmeye çalışır.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align]Platon Felsefesinde İdealar Kuramına Göre Şeylerin Doğası Nedir?
Sofistler ve Sokratese kadarki Yunan felsefesi, büyük ölçüde doğa araştırmalarına dayanmakta ve bu yüzden ilk filozoflara doğa filozofları (Physikoi) denmekteydi. İdealar öğretisi de son kertede doğayı (Physis) açıklamaya yönelik bir öğretiydi. Nitekim öğretinin ilk kez ortaya çıktığı Phaidonda ideaların bir doğa soruşturmasından doğdukları açıkça belirtilir. Ama Platon, felsefenin kendisinden sonraki seyrini neredeyse tamamen değiştirecek olan bir büyük düşünce hamlesiyle önceki düşünürlerin görünür evrenden ve görünür evrenin dayandığı akli hakikatlerden ibaret gördükleri physisi, görünür evrenden tamamen bağımsız bir varlığa sahip olan idealarla değiştirmiştir. Physis sözcüğünü de bir şeyin belirli ölçüde görülebilir ve kavramsal olarak tanımlanabilir özü olarak anlamış (Soykan, 1993: 34), eserlerinin birçok yerinde Physis sözcüğünü idea anlamına gelecek biçimde kullanmıştır (Wedberg, 1989: 81). O hâlde Platona göre physis, önceki filozofların anladığı gibi görünür evren değil, idealar dünyasıdır ve idealar, aynı zamanda duyulur şeylerin doğasıdırlar. Duyulur evrendeki her şeyin ideasına yönelmiş olması, ona benzemeye çalışması, doğasını gerçekleştirmeye yönelik tabii eğiliminin bir sonucudur. Şeyler doğalarını idealarından aldıkları ve sadece idea yetkin ve tam olduğu için, her şey tamamlanmak, yetkinleşmek için ideasına yönelir ve ideasına yöneldikçe kendi doğasına, doğasının tamlığına yönelmiş olur (Devlet, 597a; Phaidon, 103b; Parmenides 132b). Kısacası idealar, duyulur şeylerin var oluşlarının Nedeni, Amacı ve Yetkinliği/Tamlığıdırlar (Popper, 1989: 40-41). En yüksek idea, İyiliği, Güzelliği ve Adaleti tek başına temsil eden İyi ideası olduğu ve evrendeki her şey doğası gereği ona yöneldiği için ideasını, yani doğasını gerçekleştiren, o ölçüde de iyi, güzel ve adil olmuş olur. Tersinden söylemek gerekirse bir şeyin iyi, güzel ve adil olabilmesi için ideasına mümkün olduğunca benzemesi, yani doğasını mümkün olduğunca gerçekleştirmesi gerekir. Bu yargı, Platonun varlık, ahlak ve toplum anlayışının bir diğer önemli temelini oluşturur. Phaidon diyalogunda idealar öğretisi bir doğa soruşturmasının sonucu olarak ortaya konur. Platon, İdea sözcüğü yerine sık sık Physis sözcüğünü kullanır ve ideaları görünür şeylerin asıl doğaları olarak anlar. Tüm görünür şeyler, tabii olarak idealarına yönelmişlerdir çünkü idealar görünür şeylerin doğalarını, tamlıklarını yetkinliklerini oluştururlar. Böylece ideasına yönelmiş olan bir şey, kendi doğasına yönelmiş olur, tamamlanmaya, eksiksizleşmeye çalışır.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align]