Keşfet

Osmanlı Devleti'nde Sabun Sanayii / Doç. Dr. Said Öztürk

Linux

Yaşlı Kurt
Katılım
14 Şub 2021
Mesajlar
3,707
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Konum
istanbul
Osmanlı Devleti'nde Sabun Sanayii / Doç. Dr. Said Öztürk


-Ah beyim, bir düşün. Yirmi üç yıl askerlik bu. Ne Urum Eli kaldı, ne Şam, ne Girit..." -"Girit'te, diyor, ben, sabun yapılırken gördüm. Zeytinyağını, böyle bizim gibi dübekte döğmüyorlar. Fabrikaları var. Bir yandan zeytin koyarsın, öbür yandan yağ çıkar. Çekirdekler bir yana, çöpü posası bir yana gider. Buz gibi zeytinyağı. Aha, tıpkı İstanbul suyu gibi. Sabuna gelince., Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban, İstanbul 1932, s. 31-32.

Dünyanın sayılı sabun üreticileri arasına giren ülkemiz bu sanayi dalında tarihi bir arka plana sahiptir. Temel bir ihtiyaç maddesi olması itibariyle sabun, Osmanlı Devleti'nde önemli bir sınai ve ticari mamul olarak yer almış ve 19. yüzyılın sonlarına gelinceye kadar sabunhane adı verilen küçük ölçekli tesislerde üretim gerçekleşirken, bu tarihlerden sonra fabrika üretimine adım atılmıştır.

Osmanlı Devleti'nde sabun kullanımı oldukça yaygındır. Hatta örf, adet ve görgü kuralları arasında sabun kullanımına yer verildiği görülüyor. Mesela, el yıkarken elinden sabunu kaçırmak ekâbir arasında çok ayıp sayılıyordu.1 Kızların cihazları arasında sabun veya sabuna dair objeler bulunurdu. Bu gelenek sarayda bile hüküm sürüyordu. Padişah tarafından ihsan olunan hanım sultanların cihazları içinde altın sabun tepsisi bulunuyordu.2 Miskî sabun adıyla bilinen sabun sultana hediye edilebilecek bir değer taşıyordu.3

Osmanlı Anadolusu'nda bazı yerleşim merkezleri sabun ögesi taşıyan isimler ile anılıyor idi. 1546 tarihli İstanbul Vakıf defterinde Davud Paşa'nın vakıfları arasında Edirne'de "Sabuncu" adlı bir köy var idi. 1635 yılını taşıyan bir kayıtta Tokat'ta bu tarihde "Sabuncu" adıyla bilinen bir köy bulunuyordu.4

Sabun sanayii Osmanlılarda "memleketimizin menâbi'-i servetinün başlıcalarından ve hemân en mühimlerinden" ve "Memâlik-i Mahruse-i Şâhâne'de sanayi-i dahiliye meyânında başlucalarından" kabul edilmiştir.5 Geniş bir coğrafya üzerinde hükümran olan Osmanlı Devleti'nde sabunun üretim, pazarlama ve tüketimi ile ilgili çok sayıda dökümana sahibiz. Bu konular ile ilgili ilk resmi düzenlemelere ait bilgileri Fatih, II. Bayezid, I. Selim ve Kanuni dönemi kanunnâmelerinde buluyoruz. Fatih dönemine ait Aydın'a bağlı Foça Sabunhanesi'ne ilişkin düzenleme ile, I. Selim devrine ait 1519 tarihli Trablus Sancağı Kanunnâmesi'nde yer alan hukuki düzenlemeyi örnek olarak zikredebiliriz.

19. yüzyılın ortalarına gelinceye kadar sabun, "sabunhane" adı verilen küçük işletme birimlerinde imal edilmekteydi. Sabunun hammaddelerinden birini zeytinyağının oluşturması nedeniyle, zeytin yetiştirilen bölgelerde çok sayıda bu tür küçük imalât atölyeleri kurulmuştur.

Batıda sabun kimyasının gelişmesine paralel olarak 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti'nde sabunhanelerin yanında fabrika üretimine geçilir. Sabun imalâtı, bir sanayi kolu haline gelince 1863 tarihli "Kalevî Maddeler"e ait bir kararname ile yeni esaslara bağlanır.6 Uretim yeni tekniklerle yapılmaya başlanarak, bugünkü kompleks modern dev tesislerin ilk habercisi de olurlar.7

Sabun Hammaddesi

Osmanlı'da sabun imalinde çeşitli hammaddeler kullanılmıştır. Kullanılan hammadeler, sabunun imal edildiği bölgeye ve zamana göre değişiklik göstermektedir. Tespit ettiğimiz hammaddeler şunlardır; Zeytinyağı, Soda, çorak, Zeytin çekirdeği, Kireç, İçyağı, Sabun madeni, Hakşora, Kül/Kıla ve Uşnân, Fındık yağı, Talk, Silisit Sud, Tuz, Floransa Toprağı, Klor-Kalusyon-Natron/latron.

Zeytinyağı sabunun en önemli hammaddelerinden biridir. Hatta 20. yüzyılın başlarına kadar zeytinyağı dışında başka yağların sabun yapımına elverişli olmadığı kanaati var idi.8

Belgelerde sabunun "cüz'-i a'zâmı", "eczâ-yı âzâmı" ve "eczâ-yı asliyesi" ve "üss-i esası" olarak zeytinyağı ve çoraktan bahsedilmektedir.9 Öyleki sabun fiyatlarına etki eden en önemli hammadde zeytinyağı idi. Zeytinyağından mamul sabunlar en kaliteli sabun kabul edilirdi. Mesela meşhur Kandiye sabunları halis revgan-ı zeytten yani zeytinyağından yapılırdı.10

Sabunun Yapılışı

Osmanlı'da sabun imalatının hangi metotlarla yapıldığı ve hangi aşamalardan geçtiğine dair bir kısım bilgilere sahibiz. Bu bilgilerden ayrıntılı bir üretim şeması çıkarmak mümkün olmamakla birlikte sabun imalatına dair bir fikir vermektedir. Telhis-i Beyân adlı kanunnâme mecmuasında sabunun yapılışı şu şekilde tarif edilmektedir;

"kara sabunda beş yüz vukiyye iç yağı bir nevbetdür kazgana koyub on sekiz gün gice gündüz kaynadub yirmi eşek yükü kül ve bir araba kireç ve on kile tuz suyı ile halt edüb sabun olur buna bir nevbet ve bir kazan dirler".

Yine aynı kanunnâmede yerli sabunun yapılışına dair şu açıklamalar yer almaktadır;

"yerlü sabun yine sabun hurdasından yapılur. Bir kazan yüz yirmi vukiyye gelir. Buçuk kantar kalya taşı iki yüz akçeye alınur. İki küfe kireç kırk dört akçeye, on vukiyye tuz ve beş küfe külhan küli yüz elli akçeye, ve bir çeki odun kırk akçeye, bir gün kaynamak ile hâsıl olur. Uç âdem mu'âvenetine muhtaçdur. Otuz akçe ve günde on akçe mağaza kirası ve her vukiyye sabun kırığı onar akçeye alınır. Ba'de't-tabh on sekize satılur". 11

İzmir sabuncu esnafının usûlsüzlükleri merkeze ulaşınca merkezden üretim aşamasında dikkat etmeleri istenen hususlar sabun imalatına dair bilgiler vermektedir;

"sabunhanelerinde tabh eyledikleri sabun kemal üzre tabh oldukça nîm puhte iken kazganlarından ifraz ve ihraç ve kaygan edüb der-mahzen ve ihtikar ve kalb ve nâ matbûh itmeyup mecmû'unu ber-mu'tâd-ı kadîm kemaliyle tabh ve def'aten kalyalarına döküp fakat mâyelik içün beş altı kantar sabundan ziyâde alıkonulmamak ve bu nizâmın devam ve istikrarına mürâ'at olınub..."12

Osmanlı sultanlarına sunulan hediyeler içerisinde yer alan "miss" veya "misk" sabunun yapılışı 1780 tarihli bir yazmada şöyle açıklanmaktadır;

"Miskî sabun düzmesinin tarîkın bildirir. Mey'a-i sâile (sıvı karagünlük) ve mahleb (kokulu kiraz, İdris ağacı, prunus mahleb) ve albız tırnağı (şeytan tırnağı, phyteuma) onar dirhem; ve karanfil ve zencebil (zencefil) birer dirhem; ve zerenbâd (zurunbâd) ve aselbend, beşer dirhem ve arakî sabun, iki yüz dirhem. Evvel, sabun bıçak ile yufka yufka yonup, gül-âb (gül suyu) ile ısladub sahk olunmuş (döğülmüş) eczâyı katup, hamîr (hamur) idüp, diledügi gibi kesüp kuruda. Dilerse, kalıba ura. Ammâ kalıba urduğu vakt, elenmiş kireci bir beze bağlayup, kalıp üstüne bir mikdâr tozlayup [ondan] sonra kalıplayasın".13

Sabun Kalıplarının Ağırlığı

Osmanlı'da sabun kalıplarının ne kadar ağırlığa sahip olduğunu aydınlatacak bazı bilgilere sahibiz. Ulke içerisinde bütün ekonomik faaliyetleri denetiminde tutmak isteyen devlet, sabunun imalatı esnasında sabun kalıplarının ne kadar ağırlığa sahip olacağına dair düzenlemeler de yapmıştır. Mesela; 13 Ağustos 1479 tarihli sabunhane hükmünde her sabun kalıbının 200 dirhem (641.4 gram) olması istenmektedir.14 Ancak daha sonraki zaman aralıklarında tespit ettiğimiz sabun kalıplarının ağırlıkları daha düşük seviyede kalmaktadır. Kalıpların ağırlığı incelemelerimizde 101.61*640 gram arasında değiştiği görülmüştür.15

Firma Damgasının Konulması

Uretilen sabunlara damga konulması genel bir prensiptir. Sabunun imal olduğu yerin veya imal edenin ismi veya hem imalat yapılan şehrin ve hem de firmanın isminin yazılması gerekiyordu.16

Dersaadet Ticaret ve Ziraat ve Sanayii Odası tarafından Ticaret ve Nafia Nezareti'ne 9 Ağustos 1892 tarihli yazısında bundan sonra imal olunacak sabunlara "derece-i nefaset veya ma'şuşiyetini mübeyyin amillerine birer damga-yı mahsus vaz ettirilmesinin usûl ittihaz olunması" tavsiye edilmektedir.17

Ambalajlanması

Sabun üretildikten sonra satışının yapılabilmesi için çuval ve sandıklar halinde ambalajı yapılırdı.18 Bugünkü gibi her sabun için ambalaj yapılmazdı. Dolayısıyla perakende satışlar ambalajsız olarak açık şekilde yapılırdı.

Kalite Ölçüsü

Sabunun kalitesine etki eden unsurların başında zeytinyağının sabun içindeki diğer maddelere oranı gelmektedir. Zeytinyağının oranı bir bakıma sabun kalite sini belirleyen bir ölçek idi. Safi zeytinyağından imal edilen sabun kaliteli sayılıyordu. Midilli'de üretilmekte olan sabunlar kalite itibariyle dörde ayrılmakta idi; "Gayet Halis", "Halis", "Mahlut" ve "Topraklı". Sabun içerisindeki zeytinyağı oranı bir bakıma kaliteyi belirliyordu.19 Sabunun kalitesine etki eden unsurlardan biri de "puhte" yani iyi pişmiş olmasıdır.20

Uretim Esnasında Yapılan

Harcamalar-Girdiler

Sabunun üretim sürecinde ücret-i tabh, revgan-ı zeyt ücreti, mu'tad-ı nazır, çorak baha, çekirdek baha, kireç baha, sabunhane kirası, bevvab ücreti, tas bahası, kantarcı, zeyt baha, amele ücreti, kazanbaha, kase baha, nazır maaşı ve katib maaşı gibi girdiler bulunmaktadır. Yapılan bir hesaplamaya göre Girit'te kantarı 15.5 guruşa mal olan sabun İstanbul'a tüketici ulaşana kadar muhtelif girdilerle kantarı 19 guruş 3 pareye, kıyye hesabıyla 51.3 akçeye mal oluyordu. Satıcı kârıyla birlikte tüketiciye kıyyesi 54 akçeye (kantarı yaklaşık 20 guruşa) arzediliyordu.21

Sabun Cinsleri

Osmanlı'da çok çeşitli ad ve cinsde sabun üretilmiştir. Bunlardan bazıları; Trablus sabunu, Çiçek sabunu, Misk sabunu, Hünkari (miskî sabun), Paşa sabunu (beyaz ve siyah), Alaca sabunu (rayihasız), Arakî sabun, Kara sabun, Mine sabunu, Kokulu sabun Kandiye sabunu, Fes sabunu, Arap sabunu veya Mağrib sabunu. Irakî sabun, Trabluskarî sabun, Girit sabunu, Leke sabunu, Yerli misk sabunu, Edirne saray sabunu, Edirne'nin mis sabunu, Seng-i Musa sabunu, Miheng sabunu, Enderun sabunu, Halep sabunu, Hünkar sabunu, Kasap sabunudur.

Irakî nevinden sabunun imali Foça'da yapılırdı.22 Trablus'da imal edilen sabunlara Trabluskarî denilmektedir. Nablus sabunu diye de bilinmektedir".23 Arap sabunun imal edildiği bölge ise Tunus idi.24 Fes sabunu tabir edilen sabun Asâkir-i Mansure için imal ediliyordu.25

Sabun İmalatı Yapılan Bölgeler

Sabun imalatı ve tüketimin karşılanması konusunda bölgesel farklılıklar dikkate alındığında ülke; kendi ihracat yapan Suriye, hemen hiçbir yabancı sabunu ithal etmeyen ve bizzat kendi ihtiyacını karşılayan Ege denizi bölgesi ve tüketimini yabancı sabunları ile karşılamak zorunda olan İstanbul ve Karadeniz bölgesi olmak üzere üç ayrı bölgeye ayrılmaktadır.

Sabun hammaddesi ülke içinde çok bol olarak bulunduğu için bu sanayi dalı I. Dünya Savaşı'ndan pek etkilenmemiştir; 1915 yılında oldukça düzenli çalışmıştır.26

Sabun İmalatının Yapıldığı

Küçük İşletmeler: Sabunhaneler

Osmanlı Devleti'nde sabun yüzyıllar boyu sabunhane denilen küçük üretim birimlerinde üretilmekteydi. Sabunhanelerde teknoloji ibtidai, çalışan az ve kapasite düşük idi.
 

Konu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst