SiyahLi
Yeni Üye
Nöroloji Uzmanı Dr. Refik Kunt, her yüz kadından 80’inde görülen migrenden botoks tedavisi ile kurtulunabileceğini belirterek, gece gündüz ağrı çekmenin artık bir kader olmadığını söyledi.
Başın genellikte tek tarafını tutan ve saatler süren zonklayıcı ağrılarla kendini gösteren migrenin, özellikle kadınlarda daha çok görüldüğünü ve her dört kadından birini etkileyen sağlık sorunu olduğunu belirten Uzm. Dr. Kunt, “Anne veya babada ya da her ikisinde migren olması durumunda ise çocukların da bu sağlık sorununu yaşama riski yüzde 50-75 düzeyine çıkıyor. Tüm bu rakamlar ‘Migren bir kader mi?’ sorusunu akla getirse de doğru ve zamanında tedavi yöntemleri ile bu ağrıların yaşamı kabusa çevirmesi önlenebiliyor” dedi.
Daha çok kadınları etkileyen bir hastalık olarak öne çıkan migren hastalığını erkeklerde görülme sıklığının sekizde bir olmasına karşın kadınlarda bu oran iki katına çıktığımı belirten Uzm. Dr. Kunt, “Migrenin son derece yaygın bir hastalık olmasına karşın ‘baş ağrısı’ denilip geçildiği de olmaktadır. Migren ile baş ağrısını ayırt edici unsurlar; Hastalığın tanısında ağrının zonklayıcı karakterde olması ve en az dört saat sürmesi, genellikle tek taraflı olması ve ileri aşamalarda bulantının eşlik etmesi önemli belirtilerdir. Bazı kişilerde ağrıdan yaklaşık yarım saat kadar önce ışık çakması, bulanık görme gibi görsel şikayetler de oluşuyor” diye konuştu.
Uzm. Dr. Kunt sözlerine şöyle devam etti:
Migren hastalığında genetik özelliklerinin yanında günlük hayattaki stresin de önemli olduğunu söyleyen Kunt, “Stres, gürültü, güneş ışığı veya aydınlatma ışıkları, yolculuk, uykusuzluk, açlık, bazı kokular gibi birçok dış etken migren ağrılarını tetiklemektedir. Bunların tümüyle baş etmek ve aynı zamanda gündelik işlerimize devam etmek çoğu zaman zorlayıcı olmaktadır.
Hayat kalitesini ve iş verimliliğini de oldukça olumsuz etkileyen migrenden kurtulmak için ne kadar yaşam ve davranış değişikliğine gidilse de hastaların neredeyse tamamı bu önlemlere ek olarak tıbbi yardıma ihtiyaç duymaktadır. İlaç tedavisi, migren botoksu ve migren aşısı olmak üzere başlıca 3 gruba ayırabiliriz. Hastaların her gün ağrı kesici alması mide ve bağırsak sistemleri için zararlı olabildiği gibi böbreklerin sağlığı için de uygun değildir. Bu yüzden öncelik ağrıyı kesmek yerine ağrının önlenmesidir. İlaçlardan tatmin edici ağrı kontrolü sağlanamaması halinde üç-altı ayda bir migren botoksu uygulaması ile güzel sonuçlar alınabiliyor” dedi. (İHA)
Başın genellikte tek tarafını tutan ve saatler süren zonklayıcı ağrılarla kendini gösteren migrenin, özellikle kadınlarda daha çok görüldüğünü ve her dört kadından birini etkileyen sağlık sorunu olduğunu belirten Uzm. Dr. Kunt, “Anne veya babada ya da her ikisinde migren olması durumunda ise çocukların da bu sağlık sorununu yaşama riski yüzde 50-75 düzeyine çıkıyor. Tüm bu rakamlar ‘Migren bir kader mi?’ sorusunu akla getirse de doğru ve zamanında tedavi yöntemleri ile bu ağrıların yaşamı kabusa çevirmesi önlenebiliyor” dedi.
"Baş ağrısı denilip geçilmemesi gerekiyor"
Daha çok kadınları etkileyen bir hastalık olarak öne çıkan migren hastalığını erkeklerde görülme sıklığının sekizde bir olmasına karşın kadınlarda bu oran iki katına çıktığımı belirten Uzm. Dr. Kunt, “Migrenin son derece yaygın bir hastalık olmasına karşın ‘baş ağrısı’ denilip geçildiği de olmaktadır. Migren ile baş ağrısını ayırt edici unsurlar; Hastalığın tanısında ağrının zonklayıcı karakterde olması ve en az dört saat sürmesi, genellikle tek taraflı olması ve ileri aşamalarda bulantının eşlik etmesi önemli belirtilerdir. Bazı kişilerde ağrıdan yaklaşık yarım saat kadar önce ışık çakması, bulanık görme gibi görsel şikayetler de oluşuyor” diye konuştu.
Uzm. Dr. Kunt sözlerine şöyle devam etti:
"Öncelik ağrıyı kesmek yerine ağrının önlenmesidir”
Migren hastalığında genetik özelliklerinin yanında günlük hayattaki stresin de önemli olduğunu söyleyen Kunt, “Stres, gürültü, güneş ışığı veya aydınlatma ışıkları, yolculuk, uykusuzluk, açlık, bazı kokular gibi birçok dış etken migren ağrılarını tetiklemektedir. Bunların tümüyle baş etmek ve aynı zamanda gündelik işlerimize devam etmek çoğu zaman zorlayıcı olmaktadır.
Hayat kalitesini ve iş verimliliğini de oldukça olumsuz etkileyen migrenden kurtulmak için ne kadar yaşam ve davranış değişikliğine gidilse de hastaların neredeyse tamamı bu önlemlere ek olarak tıbbi yardıma ihtiyaç duymaktadır. İlaç tedavisi, migren botoksu ve migren aşısı olmak üzere başlıca 3 gruba ayırabiliriz. Hastaların her gün ağrı kesici alması mide ve bağırsak sistemleri için zararlı olabildiği gibi böbreklerin sağlığı için de uygun değildir. Bu yüzden öncelik ağrıyı kesmek yerine ağrının önlenmesidir. İlaçlardan tatmin edici ağrı kontrolü sağlanamaması halinde üç-altı ayda bir migren botoksu uygulaması ile güzel sonuçlar alınabiliyor” dedi. (İHA)