Leylek (Ciconia ciconia), leylekgiller (Ciconiidae) familyasından büyük ve uzun bacaklı bir kuş türü. Siyah kanat uçuş tüylerinin dışında tamamen beyazdır, gagası ve bacakları erişkinlerde kırmızı, yavrularda ise siyahtır. Büyük bir kuş olup 100115 cm uzunluğunda, 2,3 ila 4,5 kg ağırlığındadır, kanat açıklığı ise 155215 cm'dir. Cüssesi biraz farklı olan iki alt türü ise Avrupa'da (kuzeyde Finlandiya'ya kadar), kuzeybatı Afrika'da ve güneybatı Asya'da (doğuda Kazakistan'ın güneyine kadar) bulunur. Leylekler uzun mesafelere göç ederler. Çoğunlukla tropikal Sahraaltı Afrika'dan Güney Afrika'nın güneyine ve hatta Hindistan alt kıtasının güneyine kadar olan bölgede kışı geçirirler. Avrupa'dan Afrika'ya göç ederken Akdeniz üzerinden değil, doğuda Levant üzerinden, batıda da Cebelitarık Boğazı'ndan geçerler. Bunun nedeni uçmak için gereksinim duydukları hava termallerinin deniz üzerinde oluşmamasıdır. Yerde yürürken durmadan, yavaşça hareket ederler. Leylekgiller ailesinin diğer üyeleri gibi boynu tamamen gerilmiş şekilde uçarlar.
Etçil olan leylek, böcekler, balık, amfibiler, sürüngenler, küçük memeliler ve küçük kuşlar gibi çok geniş bir yelpazede beslenir. Besinlerinin çoğunu yerden, kısa bitki örtüsü içinden ve sığ sulardan toplar. Tek eşli olarak ürerler ancak yaşam boyunca sürecek bir çift bağı kurmazlar. Hem erkeği hem de dişisi, çubuklardan oluşan ve birkaç yıl kullanılabilen büyük bir yuva yapar. Dişi leylek her yıl bir kereliğine olmak üzere dört yumurta yumurtlar ve yavrular 33-34 gün sonra aynı anda olmamak üzere yumurtadan çıkar. Çifti oluşturan kuşların ikisi de kuluçkaya yatar ve birlikte yavruları beslerler. Yavrular yumurtadan çıktıktan 58-64 gün sonra yuvadan ayrılır ve 7 ila 20 gün daha ebeveynler tarafından beslenir.
Leylek, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından asgari endişe altındaki türler arasında sınıflandırılmıştır. Orta Çağ boyunca ormanların azalması leyleklerin yararına olmuştur ancak tarım pratiklerinin değişmesi ve sanayileşme 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında Avrupa'nın bazı bölgelerinde popülasyonlarının azalmasına hatta yok olmasına neden olmuştur. Avrupa çapındaki koruma programlarının sonucunda leyleklerin tekrar Hollanda, Belçika, İsviçre ve İsveç'te üremeleri sağlanmıştır. Doğal düşmanlarının sayısı azdır ancak çeşitli parazitler taşıyabilir. Dikkat çekici bir tür olan leylek tarih boyunca bulunduğu bölgelerde çeşitli söylencelere konu olmuştur. Bunların en bilineni, bebeklerin leylekler tarafından getirildiği söylencesidir.
Leylek, Ardea ciconia bilimsel adı verilerek Linnaeus'un 1758 tarihli eseri Systema Naturae'de tanımlanan kuş türlerinden birisidir.1760 yılında Fransız zoolog Mathurin Jacques Brisson tarafından Ciconia adlı yeni bir cins altında sınıflandırılmış ve bu cinsin tip türü olmuştur. Hem cins hem de tür adı olan cǐcōnia Latince "leylek" kelimesinden gelmektedir.
İki alt türü vardır, bunlar:
Ciconia ciconia ciconia, Linnaeus tarafından 1758 yılında tanımlanan tür. Avrupa'dan kuzeybatı Afrika'ya ve Asya'nın en batısından Afrika'nın doğusuna kadar olan alanda ürerler ve kışları esas olarak Afrika'da Sahra Çölünün güneyinde geçirirler. Ancak bazı kuşlar kışları Hindistan'da da geçirmektedir.
Ciconia ciconia asiatica,, Rus doğa tarihçisi Nikolay Severtzov tarafından 1873 yılında tanımlanan alt tür. Türkistan'da ürerler ve kışları İran ile Hindistan arasında geçirirler. Diğer alt türden biraz daha büyüktür.
Leylekgiller familyasında genel olarak üç grupta toplanan altı cins sınıflandırılmıştır: Mycteria ve Anastomus cinsleri, Ephippiorhynchus, Jabiru ve Leptoptilos cinsleri ve tipik leylekleri barındıran Ciconia cinsi. Yaşayan yedi türü bulunan tipik leylekler düz ve sivri gagaları ve esas olarak beyaz ve siyah tüyleri ile ayırt edilmektedir.En yakın akrabaları, daha önce leyleğin bir alt türü olarak da sınıflandırılmış olan Doğu Asya'da yaşayan Ciconia boyciana türü ile Güney Amerika'da yaşayan Ciconia maguari türüdür. Ciconia cinsi içinde yakın evrimsel bağlantılar, davranışsal özellikler ve hem mitokondriyal sitokrom gen dizileri hem de DNA-DNA hibridizasyon analizleri ile önerilmiştir.
Sağ humerusun distal ucunu temsil eden bir Ciconia fosili, Kenya'da Victoria Gölünde Rusinga Adasının Miyosen yataklarında bulunmuştur. Yaşı 24 ila 26 milyon yıl arasında olduğu tahmin edilen bu fosil birbirine çok benzeyen ve aynı kemik yapısına sahip olan leylek (C. ciconia) ya da kara leylek (C. nigra) türlerine ait olabilir. Maboko Adasında yer alan Miyosen'in orta dönemine ait fosil yataklarında başka kalıntılar da bulunmuştu
Leylek oldukça iri bir kuştur. Boyu 110 ila 115 cm arasındadır.Ayakta duruken yerden yüksekliği 100 ila 125 cm arasındadır. Kanat genişliği 155 ila 215 cm, ağırlığı da 2,3 ila 4,5 kg arasındadır. Leylekgillerin diğer türleri gibi uzun bacaklara, uzun bir boyna ve uzun sivri bir gagaya sahiptir. Ortalama olarak erkekler dişilerden biraz daha büyüktür bunun dışında görünüşleri birbirine benzer. Tüyleri esas olarak beyaz renklidir ancak kanatların üst tüyleri ve uçuş tüyleri siyah renklidir. Bu siyah renkli tüylerin kaynağı bulundurdukları melanindir. Uzun göğüs tüylerinin bazı kur davranışları sırasında kabardığı gözlemlenir. İrisleri donuk kahverengi ya da gridir, göz çevresindeki deri siyahtır. Erişkinlerin gagaları ve bacakları parlak kırmızı renklidir.Bu kırmızı rengin nedeni besinlerinde bulunan karotenoiddir. İspanya'nın bazı bölgelerinde yapılan araştırmalar sonucunda bu pigmentin bölgeye getirilen bir kerevit türünden (Procambarus clarkii) gelen astaksantin maddesi kaynaklı olduğu ve diğer bölgelerde genç kuşların donuk renkli gagalarına karşın bu bölgelerde genç kuşların bile gagalarının kırmızı renkli olduğu ortaya konmuştur.
Diğer leylek türlerinde olduğu gibi uzun ve geniş kanatlar bu kuşların gökte süzülmesine olanak sağlar. Düzenli ve yavaş şekilde kanat çırparlar. Boynu ileri doğru uzanmış ve ayakları kısa kuyruğunun da ötesinde arkaya doğru uzanmış olarak uçarlar. Yavaş ve düzenli adımlarla, boyunları yukarı doğru uzanmış olarak yürürler. Dinlenirken ise başlarını omuzlarının arasına eğerler Tüy değiştirmeleri çok yakından araştırılmadıysa da tüm yıl boyunca tüy değiştirir ve birincil uçuş tüyleri üreme döneminde değişir.
Yumurtadan çıkan leylekler kısmen kısa ve seyrek beyazımsı ince tüylerle kaplıdır. Bu tüylerin yerine yaklaşık bir hafta sonra daha yoğun olan beyaz yünümsü ince tüyler çıkar. Üç haftanın sonunda siyah omuz ve uçuş tüylerine kavuşur. Yumurtadan çıkan kuşun bacakları pembedir ve büyüdükçe grimsi-siyaha dönüşür. Siyah renkli gagasının ucu kahverengidir. Palazlandığında genç kuşun tüyleri erişkinlerin tüylerine benzer ancak siyah tüyleri hafif kahverengidir ve gagaları ile bacakları donuk kahverengi-kırmızı renktedir. Gagalar genellikle ucu koyu olmak üzere kırmızı veya turuncu renktedir.Genç kuşların gagaları bir yaz sonra erişkinlerin kırmızı rengine kavuşur ancak bazı bireylerde siyah gaga ucu kalır. Genç kuşlar ikinci yazdan itibaren erişkinlerin tüy renklerine kavuşurlar.
Leylek bulunduğu bölgelerde yerde görüldüğü takdirde kolayca ayırt edilebilir ancak havada uçarken belli bir mesafeden, benzer renkte kanataltı tüylere sahip sarı gagalı leylek, ak pelikan, mısır akbabası ve bayağı turna ile karıştırılabilir.Sarı gagalı leylek, siyah kuyruğu ve biraz daha uzun ve hafifçe eğik olan sarı gagasıyla leylekten ayırt edilebilir. Leylek, sarı gagalı leylekten biraz daha büyük yapılıdır.Ak pelikanın bacakları daha kısadır ve uçarken kuyruğunun ötesine geçmez. Ayrıca uçarken başı kısa gövdesine yakın tutarak ayrı bir profil sergiler. Ayrıca pelikanlar düzenli ve senkronize sürüler hâlinde süzülürken leylekler organize olmadan bireysel ya da küçük gruplar hâlinde uçarlar. Mısır akbabası, uzun güvercin kuyruğuna benzer kuyruğuyla daha küçük bir kuştur. Bacakları da kısadır ve kısa boyunludur. Küçük başı da sarımsı beyaz renklidir Bayağı turna da uçarken siyah ve beyaz tüyleriyle görünse de bacakları ve boynu leylekten daha uzun görünür.
Leylek sürü hâlinde yaşayan bir kuştur. Göç yollarında ve Afrika'da kışlaklarında binlerce kuştan oluşan sürüler kaydedilmiştir. Üreme dönemi içinde üremeyen kuşlar 40 ila 50 kuşluk gruplar hâlinde toplanırlar.Afrika'nın güneyinde leylek sürülerinin içinde daha küçük yapılı ve siyah tüylü Abdim leyleğine de rastlanır. Üreyen leylek çiftleri avlanmak için küçük gruplar hâlinde toplanır ve bazı bölgelerde koloni şeklinde yuvalarda yaşadıkları gözlemlenmiştir. Ancak leylek kolonileri içinde grupların büyüklüğü değişkenlik gösterir ve sosyal yapıları gevşektir. Yeni üremeye başlamış genç kuşlar çevrelerde bulunan yuvalarda kalırken üreme şansı daha yüksek olan yaşlı leylek çiftleri kolonilerin merkezine doğru daha kaliteli yuvalarda kalır. Sosyal yapı ve grup bütünlüğü birbirini temizleme gibi özgeci davranışlarla sağlanır. Leylekler bu davranışları yalnızca yuvalarda gösterir. Ayakta duran leylekler oturan leyleklerin kafalarını yuvada temizlerler. Bazen ebeveynler genç kuşları, bazen de genç kuşlar birbirini temizler.Diğer leylek türlerinin çoğunun aksine, leylekler hiçbir zaman kanatlarını açmış bir duruş sergilemezler. Ancak tüyleri ıslak olduğunda kanatlarını vücutlarından uzak tutarak aşağı sarkıttıkları gözlemlenmektedir.
Leylek bazen gaita ve idrar içeren dışkısını bacaklarına yönlendirir ve bu nedenle bacakları beyaz görünür. Sonrasında oluşan buharlaşma serinlik sağlar ve buna ürohidroz denir. Bacaklarında halka bulunan kuşların halkalarında biriken bu dışkılar bazen bacaklarda travmaya neden olabilmektedir.Yuvadaki yavruların ağzına su damlatmak için gagalarına aldıkları yosunları sıkarak alet kullandıkları da gözlemlenmiştir
Erişkin leylek gagasını birbirine çarparak, uzaktan duyulan makinalı tüfek sesine benzetilen yüksek bir ses çıkarır. Bu ses gaganın hızlıca açılıp kapanması ve alt ve üst gaganın her kapandığında birbirine çarpması sonucu oluşur. Rezonatör görevi yapan boğaz kesesi gaga çarpma sesinin daha da yüksek çıkmasına neden olur. Çeşitli sosyal etkileşimlerde kullanılan gaga çarpma, uzadıkça daha da yüksek bir tona ulaşır ve duruma göre belirgin değişik ritimler alır. Örneğin leylekler çiftleşme sırasında daha yavaş, alarm vermek için daha da yavaş gaga çarparlar. Erişkin kuşların çıkardığı tek vokal ses ise zorlukla duyulabilen zayıf bir ıslıktır. Ancak genç kuşlar daha belirgin bir ıslık sesi, çeşitli cıvıltılar ve besin istediklerinde de kedi gibi miyavlama sesi çıkarabilirler. Genç kuşlar da erişkinler gibi gagalarını çarparak ses çıkartırlar. Leylekler kendi aralarında selamlaşma, çiftleşme sonrası ve tehdit etmek için başlarını hızlıca arkaya doğru atarak başlarının tepesiyle sırtlarına değer, yavaşça kafalarıyla boyunlarını öne doğru getirirler ve bunu birkaç kere tekrarlarlar. Üreyen çiftler yazları bölgelerini korumak için bu davranış ile birlikte kuyrukları dikilmiş ve kanatları yanlara uzatılmış şekilde öne doğru eğilme davranışını da sergilerler.
Leylekler çok çeşitli hayvanları avlayarak beslenirler. Yuvalarının 5 km kadar yakınında bulunan otlaklarda ve avlarına daha kolay ulaşabilecekleri bitki örtüsünün kısa olduğu yerlerde avlanmayı tercih ederler. Avlandıkları hayvanlar mevsimine, bölgeye ve avların bulunabilirliğine göre değişiklik gösterir. Sıklıkla aldıkları besinler arasında böcekler, solucanlar, sürüngenler, amfibiler, özellikle Pelophylax kl. esculentus ve bayağı kurbağa, tarla sıçanları, köstebekler ve sivri fareler gibi küçük memeliler sayılabiir. Daha az sıklıkla kuş yumurtaları, yavru kuşlar, balık, yumuşakçalar, kabuklular ve akreplerle de beslenirler. Gündüzleri avlanırlar ve küçük avları bütün olarak yutarlar. Daha büyük avları ise önce öldürür, yutmadan önce parçalarlar.Lastik bantları solucanlarla karıştırıp yutabilirler, bunun sonucunda da sindirim sistemlerinin bloke olması sonucu ölümlerle karşılaşılabilir.
İlkbaharda Letonya'ya dönen leyleklerin Rana arvalis türü kurbağaları avlamak için, bu türün erkeklerinin üreme zamanında toplu olarak çıkardıkları sesten yararlandıkları ortaya çıkarılmıştır
Üreme dönemi dışında da leyleklerin besin maddeleri benzerdir ancak daha kuru bölgelerden alınırlar. Hindistan'da kışlayan leyleklerin, kara antilopların rahatsız ettiği böcekleri avlamak için bu hayvanları takip ettikleri gözlemlenmiştir. Hindistan'da kışlayan leylekler bazen Ciconia episcopus türü leyleklerle birlikte avlanırlar Besin hırsızlığı, Hindistan'da bir kızıl tuygun tarafından yakalanan kemirgenin bir leylek tarafından çalınması ile kayda alınmıştır Ayrıca Polonya'nın bazı bölgelerinde tarla sıçanı arayan leyleklerin çayır tuygunları tarafından rahatsız edildikleri görülmüştür
Etçil olan leylek, böcekler, balık, amfibiler, sürüngenler, küçük memeliler ve küçük kuşlar gibi çok geniş bir yelpazede beslenir. Besinlerinin çoğunu yerden, kısa bitki örtüsü içinden ve sığ sulardan toplar. Tek eşli olarak ürerler ancak yaşam boyunca sürecek bir çift bağı kurmazlar. Hem erkeği hem de dişisi, çubuklardan oluşan ve birkaç yıl kullanılabilen büyük bir yuva yapar. Dişi leylek her yıl bir kereliğine olmak üzere dört yumurta yumurtlar ve yavrular 33-34 gün sonra aynı anda olmamak üzere yumurtadan çıkar. Çifti oluşturan kuşların ikisi de kuluçkaya yatar ve birlikte yavruları beslerler. Yavrular yumurtadan çıktıktan 58-64 gün sonra yuvadan ayrılır ve 7 ila 20 gün daha ebeveynler tarafından beslenir.
Leylek, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından asgari endişe altındaki türler arasında sınıflandırılmıştır. Orta Çağ boyunca ormanların azalması leyleklerin yararına olmuştur ancak tarım pratiklerinin değişmesi ve sanayileşme 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında Avrupa'nın bazı bölgelerinde popülasyonlarının azalmasına hatta yok olmasına neden olmuştur. Avrupa çapındaki koruma programlarının sonucunda leyleklerin tekrar Hollanda, Belçika, İsviçre ve İsveç'te üremeleri sağlanmıştır. Doğal düşmanlarının sayısı azdır ancak çeşitli parazitler taşıyabilir. Dikkat çekici bir tür olan leylek tarih boyunca bulunduğu bölgelerde çeşitli söylencelere konu olmuştur. Bunların en bilineni, bebeklerin leylekler tarafından getirildiği söylencesidir.
Leylek, Ardea ciconia bilimsel adı verilerek Linnaeus'un 1758 tarihli eseri Systema Naturae'de tanımlanan kuş türlerinden birisidir.1760 yılında Fransız zoolog Mathurin Jacques Brisson tarafından Ciconia adlı yeni bir cins altında sınıflandırılmış ve bu cinsin tip türü olmuştur. Hem cins hem de tür adı olan cǐcōnia Latince "leylek" kelimesinden gelmektedir.
İki alt türü vardır, bunlar:
Ciconia ciconia ciconia, Linnaeus tarafından 1758 yılında tanımlanan tür. Avrupa'dan kuzeybatı Afrika'ya ve Asya'nın en batısından Afrika'nın doğusuna kadar olan alanda ürerler ve kışları esas olarak Afrika'da Sahra Çölünün güneyinde geçirirler. Ancak bazı kuşlar kışları Hindistan'da da geçirmektedir.
Ciconia ciconia asiatica,, Rus doğa tarihçisi Nikolay Severtzov tarafından 1873 yılında tanımlanan alt tür. Türkistan'da ürerler ve kışları İran ile Hindistan arasında geçirirler. Diğer alt türden biraz daha büyüktür.
Leylekgiller familyasında genel olarak üç grupta toplanan altı cins sınıflandırılmıştır: Mycteria ve Anastomus cinsleri, Ephippiorhynchus, Jabiru ve Leptoptilos cinsleri ve tipik leylekleri barındıran Ciconia cinsi. Yaşayan yedi türü bulunan tipik leylekler düz ve sivri gagaları ve esas olarak beyaz ve siyah tüyleri ile ayırt edilmektedir.En yakın akrabaları, daha önce leyleğin bir alt türü olarak da sınıflandırılmış olan Doğu Asya'da yaşayan Ciconia boyciana türü ile Güney Amerika'da yaşayan Ciconia maguari türüdür. Ciconia cinsi içinde yakın evrimsel bağlantılar, davranışsal özellikler ve hem mitokondriyal sitokrom gen dizileri hem de DNA-DNA hibridizasyon analizleri ile önerilmiştir.
Sağ humerusun distal ucunu temsil eden bir Ciconia fosili, Kenya'da Victoria Gölünde Rusinga Adasının Miyosen yataklarında bulunmuştur. Yaşı 24 ila 26 milyon yıl arasında olduğu tahmin edilen bu fosil birbirine çok benzeyen ve aynı kemik yapısına sahip olan leylek (C. ciconia) ya da kara leylek (C. nigra) türlerine ait olabilir. Maboko Adasında yer alan Miyosen'in orta dönemine ait fosil yataklarında başka kalıntılar da bulunmuştu
Leylek oldukça iri bir kuştur. Boyu 110 ila 115 cm arasındadır.Ayakta duruken yerden yüksekliği 100 ila 125 cm arasındadır. Kanat genişliği 155 ila 215 cm, ağırlığı da 2,3 ila 4,5 kg arasındadır. Leylekgillerin diğer türleri gibi uzun bacaklara, uzun bir boyna ve uzun sivri bir gagaya sahiptir. Ortalama olarak erkekler dişilerden biraz daha büyüktür bunun dışında görünüşleri birbirine benzer. Tüyleri esas olarak beyaz renklidir ancak kanatların üst tüyleri ve uçuş tüyleri siyah renklidir. Bu siyah renkli tüylerin kaynağı bulundurdukları melanindir. Uzun göğüs tüylerinin bazı kur davranışları sırasında kabardığı gözlemlenir. İrisleri donuk kahverengi ya da gridir, göz çevresindeki deri siyahtır. Erişkinlerin gagaları ve bacakları parlak kırmızı renklidir.Bu kırmızı rengin nedeni besinlerinde bulunan karotenoiddir. İspanya'nın bazı bölgelerinde yapılan araştırmalar sonucunda bu pigmentin bölgeye getirilen bir kerevit türünden (Procambarus clarkii) gelen astaksantin maddesi kaynaklı olduğu ve diğer bölgelerde genç kuşların donuk renkli gagalarına karşın bu bölgelerde genç kuşların bile gagalarının kırmızı renkli olduğu ortaya konmuştur.
Diğer leylek türlerinde olduğu gibi uzun ve geniş kanatlar bu kuşların gökte süzülmesine olanak sağlar. Düzenli ve yavaş şekilde kanat çırparlar. Boynu ileri doğru uzanmış ve ayakları kısa kuyruğunun da ötesinde arkaya doğru uzanmış olarak uçarlar. Yavaş ve düzenli adımlarla, boyunları yukarı doğru uzanmış olarak yürürler. Dinlenirken ise başlarını omuzlarının arasına eğerler Tüy değiştirmeleri çok yakından araştırılmadıysa da tüm yıl boyunca tüy değiştirir ve birincil uçuş tüyleri üreme döneminde değişir.
Yumurtadan çıkan leylekler kısmen kısa ve seyrek beyazımsı ince tüylerle kaplıdır. Bu tüylerin yerine yaklaşık bir hafta sonra daha yoğun olan beyaz yünümsü ince tüyler çıkar. Üç haftanın sonunda siyah omuz ve uçuş tüylerine kavuşur. Yumurtadan çıkan kuşun bacakları pembedir ve büyüdükçe grimsi-siyaha dönüşür. Siyah renkli gagasının ucu kahverengidir. Palazlandığında genç kuşun tüyleri erişkinlerin tüylerine benzer ancak siyah tüyleri hafif kahverengidir ve gagaları ile bacakları donuk kahverengi-kırmızı renktedir. Gagalar genellikle ucu koyu olmak üzere kırmızı veya turuncu renktedir.Genç kuşların gagaları bir yaz sonra erişkinlerin kırmızı rengine kavuşur ancak bazı bireylerde siyah gaga ucu kalır. Genç kuşlar ikinci yazdan itibaren erişkinlerin tüy renklerine kavuşurlar.
Leylek bulunduğu bölgelerde yerde görüldüğü takdirde kolayca ayırt edilebilir ancak havada uçarken belli bir mesafeden, benzer renkte kanataltı tüylere sahip sarı gagalı leylek, ak pelikan, mısır akbabası ve bayağı turna ile karıştırılabilir.Sarı gagalı leylek, siyah kuyruğu ve biraz daha uzun ve hafifçe eğik olan sarı gagasıyla leylekten ayırt edilebilir. Leylek, sarı gagalı leylekten biraz daha büyük yapılıdır.Ak pelikanın bacakları daha kısadır ve uçarken kuyruğunun ötesine geçmez. Ayrıca uçarken başı kısa gövdesine yakın tutarak ayrı bir profil sergiler. Ayrıca pelikanlar düzenli ve senkronize sürüler hâlinde süzülürken leylekler organize olmadan bireysel ya da küçük gruplar hâlinde uçarlar. Mısır akbabası, uzun güvercin kuyruğuna benzer kuyruğuyla daha küçük bir kuştur. Bacakları da kısadır ve kısa boyunludur. Küçük başı da sarımsı beyaz renklidir Bayağı turna da uçarken siyah ve beyaz tüyleriyle görünse de bacakları ve boynu leylekten daha uzun görünür.
Leylek sürü hâlinde yaşayan bir kuştur. Göç yollarında ve Afrika'da kışlaklarında binlerce kuştan oluşan sürüler kaydedilmiştir. Üreme dönemi içinde üremeyen kuşlar 40 ila 50 kuşluk gruplar hâlinde toplanırlar.Afrika'nın güneyinde leylek sürülerinin içinde daha küçük yapılı ve siyah tüylü Abdim leyleğine de rastlanır. Üreyen leylek çiftleri avlanmak için küçük gruplar hâlinde toplanır ve bazı bölgelerde koloni şeklinde yuvalarda yaşadıkları gözlemlenmiştir. Ancak leylek kolonileri içinde grupların büyüklüğü değişkenlik gösterir ve sosyal yapıları gevşektir. Yeni üremeye başlamış genç kuşlar çevrelerde bulunan yuvalarda kalırken üreme şansı daha yüksek olan yaşlı leylek çiftleri kolonilerin merkezine doğru daha kaliteli yuvalarda kalır. Sosyal yapı ve grup bütünlüğü birbirini temizleme gibi özgeci davranışlarla sağlanır. Leylekler bu davranışları yalnızca yuvalarda gösterir. Ayakta duran leylekler oturan leyleklerin kafalarını yuvada temizlerler. Bazen ebeveynler genç kuşları, bazen de genç kuşlar birbirini temizler.Diğer leylek türlerinin çoğunun aksine, leylekler hiçbir zaman kanatlarını açmış bir duruş sergilemezler. Ancak tüyleri ıslak olduğunda kanatlarını vücutlarından uzak tutarak aşağı sarkıttıkları gözlemlenmektedir.
Leylek bazen gaita ve idrar içeren dışkısını bacaklarına yönlendirir ve bu nedenle bacakları beyaz görünür. Sonrasında oluşan buharlaşma serinlik sağlar ve buna ürohidroz denir. Bacaklarında halka bulunan kuşların halkalarında biriken bu dışkılar bazen bacaklarda travmaya neden olabilmektedir.Yuvadaki yavruların ağzına su damlatmak için gagalarına aldıkları yosunları sıkarak alet kullandıkları da gözlemlenmiştir
Erişkin leylek gagasını birbirine çarparak, uzaktan duyulan makinalı tüfek sesine benzetilen yüksek bir ses çıkarır. Bu ses gaganın hızlıca açılıp kapanması ve alt ve üst gaganın her kapandığında birbirine çarpması sonucu oluşur. Rezonatör görevi yapan boğaz kesesi gaga çarpma sesinin daha da yüksek çıkmasına neden olur. Çeşitli sosyal etkileşimlerde kullanılan gaga çarpma, uzadıkça daha da yüksek bir tona ulaşır ve duruma göre belirgin değişik ritimler alır. Örneğin leylekler çiftleşme sırasında daha yavaş, alarm vermek için daha da yavaş gaga çarparlar. Erişkin kuşların çıkardığı tek vokal ses ise zorlukla duyulabilen zayıf bir ıslıktır. Ancak genç kuşlar daha belirgin bir ıslık sesi, çeşitli cıvıltılar ve besin istediklerinde de kedi gibi miyavlama sesi çıkarabilirler. Genç kuşlar da erişkinler gibi gagalarını çarparak ses çıkartırlar. Leylekler kendi aralarında selamlaşma, çiftleşme sonrası ve tehdit etmek için başlarını hızlıca arkaya doğru atarak başlarının tepesiyle sırtlarına değer, yavaşça kafalarıyla boyunlarını öne doğru getirirler ve bunu birkaç kere tekrarlarlar. Üreyen çiftler yazları bölgelerini korumak için bu davranış ile birlikte kuyrukları dikilmiş ve kanatları yanlara uzatılmış şekilde öne doğru eğilme davranışını da sergilerler.
Leylekler çok çeşitli hayvanları avlayarak beslenirler. Yuvalarının 5 km kadar yakınında bulunan otlaklarda ve avlarına daha kolay ulaşabilecekleri bitki örtüsünün kısa olduğu yerlerde avlanmayı tercih ederler. Avlandıkları hayvanlar mevsimine, bölgeye ve avların bulunabilirliğine göre değişiklik gösterir. Sıklıkla aldıkları besinler arasında böcekler, solucanlar, sürüngenler, amfibiler, özellikle Pelophylax kl. esculentus ve bayağı kurbağa, tarla sıçanları, köstebekler ve sivri fareler gibi küçük memeliler sayılabiir. Daha az sıklıkla kuş yumurtaları, yavru kuşlar, balık, yumuşakçalar, kabuklular ve akreplerle de beslenirler. Gündüzleri avlanırlar ve küçük avları bütün olarak yutarlar. Daha büyük avları ise önce öldürür, yutmadan önce parçalarlar.Lastik bantları solucanlarla karıştırıp yutabilirler, bunun sonucunda da sindirim sistemlerinin bloke olması sonucu ölümlerle karşılaşılabilir.
İlkbaharda Letonya'ya dönen leyleklerin Rana arvalis türü kurbağaları avlamak için, bu türün erkeklerinin üreme zamanında toplu olarak çıkardıkları sesten yararlandıkları ortaya çıkarılmıştır
Üreme dönemi dışında da leyleklerin besin maddeleri benzerdir ancak daha kuru bölgelerden alınırlar. Hindistan'da kışlayan leyleklerin, kara antilopların rahatsız ettiği böcekleri avlamak için bu hayvanları takip ettikleri gözlemlenmiştir. Hindistan'da kışlayan leylekler bazen Ciconia episcopus türü leyleklerle birlikte avlanırlar Besin hırsızlığı, Hindistan'da bir kızıl tuygun tarafından yakalanan kemirgenin bir leylek tarafından çalınması ile kayda alınmıştır Ayrıca Polonya'nın bazı bölgelerinde tarla sıçanı arayan leyleklerin çayır tuygunları tarafından rahatsız edildikleri görülmüştür