Keşfet

Kimi Gönlünce, Kimi Ömrünce Sever

Serzenish

Yeni Üye
Katılım
1 Nis 2021
Mesajlar
6,218
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Denizin dalgası vapura çarpıyordu. Kaptan son yolcuları bekliyor olsa gerek. Hülya okula geç kalacaktı. Dağınık kömür karası saçları yüzüne çarpıyordu. Ve o sırada elindeki kitapları sımsıkı tutmaya çalışıyordu.

Rüzgâr sanki fısıldıyor gibi geliyordu. Hülya halinden çok memnundu. Tam o esnada uzun boylu, zayıf biraz saçları yandan yatıran deniz mavisi gözleri olan Tarık, bindi vapura ve vapur harekete başladı.

O esnada Tarık tutunamadı ve yanlışlıkla Hülyanın yanına düştü. Ve Hülya bu duruma dayanamayıp çok güldü, yardım ister misiniz?
Tarık da kendi haline gülerek, elini uzattı ve sohbet ede ede yolculuk devam ettiler. Okulları aynı kampüsteydi. Biri mimar, diğeri doktor olacaktı.
İkisinin tek sıkıntısı çocuklarının olmayışıydı. Her tedaviyi deniyorlardı ama nafile. Ama bu duruma çok üzülmüyorlardı, olsun her güzelliğin her mutluluğun bir eksiği olur. Bizim de bu olsun.

Ama sevgilerini hiç azaltmadılar. Kadın eve geldiğinde hep küçük küçük aşk, sevgi, iltifat notları bulurdu. Kadın da Tarık’ı üzmemek, mutlu etmek için elinden gelenin fazlasını yapardı.

Yaşları kırka gelince daha az çalışıp birbirleriyle daha çok vakit geçirmeye karar verdiler. Hülya küçük bir mimarlık bürosu açtı. Tarık ise özel muayenesini açtı.

Bir gün sahilde dolaşırken üzerinde satılık yazan küçük ama balkonu büyük bir ev gördüler ve bu evi almaya karar verdiler. Tarık; “Benim yurtdışındaki kongrem bitince taşınırız.” dedi.

Tarık’ın kongresi uzun sürmüştü bir hafta değil, iki hafta sürmüştü. Eve döndüğünde is ise Tarık bambaşka biri olmuştu. Hülya ile aralarında her geçen gün duvar örmeye devam ediyordu.
adın bu duruma çok üzülüyordu ve bir gün olan biteni en yakın arkadaşına anlattı ve arkadaşı dayanamayıp:

“Artık saklamayacağım, kocan seni aldatıyor her iş çıkışında bir kadınla yemek yiyor.”

Hülya buna inanmadı gidip kendi gözüyle görmek istedi ve her şey doğruydu eşi eve gelince bu doğru mu diye sordu. Tarık evet dedi. Ama başını kaldıramadı. Ve tek celsede boşandılar.

Yakın arkadaşları Tarık’ın o kadınla evlenip yurtdışına gittiği söylediler. Hülya bir türlü nefret edemiyordu Tarık’tan. Tam bir yıl sonra Tarık’ın evlendiği kadın kapıya geldi.
Hülya: “Sen hangi yüzle gelirsin?”

Kadın:

“Lütfen beni dinle. Senden gerçekten özür dilerim. Hiçbir şey senin bildiğin gibi değildi. Tarık bir yıl önce konferans için yurtdışına gidince, kanser olduğunu öğrendi ve hastalık ilerlemişti.

Sana kıyamadı eğer sana hastalığını söylerse sen de onla beraber ölürsün diyerek sana kıyamadı. Ve elinde bir kutu vardı Tarık bunu sana bıraktı.

Hülya ağlamaktan kutuyu zor açtı. Evet, Tarık ölmüştü ve onsuz geçen her günün notunu almıştı ve kâğıtlara yazmıştı.

Ben ölmekten korkmam ama senin ölmene dayanamam demişti ilk notunda. Bir de anahtar vardı. Osahildeki evi almıştı arada gidip martıları beslersin sevgilim diye küçük bir not da düşmüştü.



(ALINTIDIR)
 

Konu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst