Ottomans
Yeni Üye
- Katılım
- 19 Şub 2021
- Mesajlar
- 414
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
Bir varmış, bir yokmuş. Eski zamanlarda uzak diyarlarda çok büyük bir kentte iki küçük çocuk yaşarmış. Bu iki çocuk çok iyi arkadaşlarmış ve birbirlerini kardeş gibi severlermiş. Erkek olanın adı Kay, kız olanın adı ise Gerda imiş. Bu çocuklar sürekli beraber oynar, birbirlerinden hiç ayrılmazlarmış. Gerdanın büyükannesi bir sürü masal bilir, çocuklar istedikçe de onlara sırasıyla anlatırmış.
Günlerden bir gün Kay ve Gerda oyun oynarken büyükanne yanına çocukları çağırarak:
Çocuklar bugün size hiç anlatmadığım yeni bir masal anlatacağım, isterseniz gelin hemen anlatayım, demiş. Çocuklar büyükannenin masal teklifi üzerine koşarak yanına gitmişler ve can kulağıyla masalı dinlemeye başlamışlar. Büyükanne çocuklara çok ünlü olan Karlar Kraliçesinin masalını anlatmış. Çocuklar büyükannenin anlattığı Karlar Kraliçesinin masalını dinleyerek, uyumuşlar.
Çocuklar sabah olup uyandıklarında ertesi gün her yer karlarla bembeyaz kaplı bir hal almış. Çocuklar sokaklarda kar oynamaya, kızaklarla kaymaya başlamışlar. O sırada önlerinden kocaman bir kızağın geçtiğini görmüşler. Kızağı pek çok beyaz geyik çekiyormuş. Çocuklar kendi kızakları ile beraber hemen bu büyük kızağın peşine takılmışlar. Bir süre kaydıktan sonra çocuklar kendi kızaklarını bırakarak geri dönmüşler. Sadece Kay, kendi kızağı bırakmamış. Bu sırada yaşadıkları yerden de oldukça uzağa gitmişler. Fakat kızakla kaydıkları için farkında değilmiş. En sonunda takip ettikleri kızak kendiliğinden bir anda durmuş. Kızaktan bembeyaz pelerin içerisinde olan Karlar Kraliçesi inmiş. Kay, bir anda büyükannenin anlattığı Karlar Kraliçesi masalını hatırlamış. Karlar Kraliçesi Kaya gelerek:
Çok üşümüşsün belli ki sen. Hadi gel yanıma otur, demiş. Kay, Karlar Kraliçesinin teklifi üzerine yanına oturup onun verdiği sıcacık pelerine sarılmış.
Kayın bir anda üşümesi geçmiş. Karlar Kraliçesi yanında uykuya dalan Kayı aldığı gibi kendi şatosuna götürmüş. Karlar Kraliçesi yakaladığı tüm çocukları şatosuna götürüp, onları bir buz içerisine hapsederek, şatosunda saklarmış. Kayı da şatoda buzdan bir heykelcik haline getirmiş. Kaydan uzun süre haber alamayan Gerda, artık kendi başına yakın arkadaşını aramaya başlamış. Karlarla kaplı olan ormana doğru ilerlemiş.
Ormanda Kayı ararken küçük bir kulübe bulmuş. Kulübede kapıyı çok yaşlı bir kadın açmış. Bu kadın çevrede yaptığı iyiliklerle bilinen ünlü bir büyücüymüş.
Gerdaya:
Buraya ne için geldiğini biliyorum tatlım. Yakın arkadaşın Kayı arıyorsun. Bakalım bahçemdeki yardımcım olan karga senin arkadaşının yerini biliyor mu? diyerek Gerdayı arka bahçeye doğru götürmüş. Bahçede gerçekten de bir karga bekliyormuş. Kargaya Kayın kayıp olduğunu ve nerede olduğunu bilip bilmediğini sormuşlar.
Karga da onlara:
Kayın yerini sadece ormanda yaşayan küçük bir kız bilebilir, demiş. Bunun üzerine Gerda, yoluna devam etmiş. Ormana doğru ilerlerken Gerda, çok güzel ve küçük bir kulübe görmüş. Kulübenin içeriden karganın bahsettiği küçük kız duruyormuş.
Gerdaya:
Hoş geldin, Gerda. Ben de seni bekliyordum, sanırım birini kaybettin ve onu bulmaya çalışıyorsun demiş.
Gerdayı sıcak ateşin başına oturtarak ona yiyecek bir şeyler ikram etmiş. Sabah olduğunda, küçük kız Gerdayı kulübenin yanında bulunan samanlığa götürmüş. Samanlıkta pek çok güvercin ve geyik varmış.
Küçük kız güvercinler ile konuşmaya başlamış. Gerdaya dönerek;
Güvercinler, Kayı Karlar Kraliçesinin kaçırdığını söylüyor. Onu ancak Karlar Kraliçesinin şatosunda bulabiliriz. Oraya bizi geyikler götürecek, demiş. Geyikleri kızağa bağlayarak yola koyulmuşlar. Gerda küçük kıza, teşekkür ederek, kulübeden ayrılmış.
Gerda geyiklerin çektiği kızakla günlerce yol almış. Dünyanın en kuzeyine, her tarafın bembeyaz kar olduğu diyarlara varmış. Burada sürekli kar yağıyormuş. Geyikler karlar üzerinde ilerledikten sonra bembeyaz bir şatonun önünde durmuşlar.
Gerda, geyiklerin durmasıyla birlikte Karlar Kraliçesinin şatosuna geldiklerini anlamış. Gerda şatoya girerek yürümeye başlamış. Bir yandan da Kaya sesini duyurmak için sesleniyormuş. Şatoda sadece Gerdanın sesi yankı yapıyormuş. Gerda, bir odanın ortasında Kayı donmuş bir heykel şekilde bulmuş. Gerda, Kayın görünce ağlamaya başlamış. Gerdanın ağlamasıyla beraber akan yaşlar, Kayın heykelini eritmeye başlamış. Daha sonra Kay kendine gelip Gerda ile konuşmaya başlamış.
Kay, Karlar Kraliçesinin şatodan gittiğini fakat hemen çıkmazlarsa geri gelebileceğini söylemiş. Koşarak şatodan çıkarak, kızağa binmişler. Kay ve Gerda kendi evlerine geri dönmüşler. Evlerine doğru gittikçe de bembeyaz olan karlar erimeye, hava ısınmaya başlamış. İki yakın arkadaş o kadar korkmuşlar ki evlerine varabilmek için koşarak uzaklaşmışlar. Artık birbirlerine söz vermişler ve evlerinden fazla uzaklaşmama kararı almışlar. Birbirlerinden de ayrılmama kararı alan bu iki yakın arkadaş, büyükannelerinin anlattığı masallarla serüvene atlama kararı almışlar.
Günlerden bir gün Kay ve Gerda oyun oynarken büyükanne yanına çocukları çağırarak:
Çocuklar bugün size hiç anlatmadığım yeni bir masal anlatacağım, isterseniz gelin hemen anlatayım, demiş. Çocuklar büyükannenin masal teklifi üzerine koşarak yanına gitmişler ve can kulağıyla masalı dinlemeye başlamışlar. Büyükanne çocuklara çok ünlü olan Karlar Kraliçesinin masalını anlatmış. Çocuklar büyükannenin anlattığı Karlar Kraliçesinin masalını dinleyerek, uyumuşlar.
Çocuklar sabah olup uyandıklarında ertesi gün her yer karlarla bembeyaz kaplı bir hal almış. Çocuklar sokaklarda kar oynamaya, kızaklarla kaymaya başlamışlar. O sırada önlerinden kocaman bir kızağın geçtiğini görmüşler. Kızağı pek çok beyaz geyik çekiyormuş. Çocuklar kendi kızakları ile beraber hemen bu büyük kızağın peşine takılmışlar. Bir süre kaydıktan sonra çocuklar kendi kızaklarını bırakarak geri dönmüşler. Sadece Kay, kendi kızağı bırakmamış. Bu sırada yaşadıkları yerden de oldukça uzağa gitmişler. Fakat kızakla kaydıkları için farkında değilmiş. En sonunda takip ettikleri kızak kendiliğinden bir anda durmuş. Kızaktan bembeyaz pelerin içerisinde olan Karlar Kraliçesi inmiş. Kay, bir anda büyükannenin anlattığı Karlar Kraliçesi masalını hatırlamış. Karlar Kraliçesi Kaya gelerek:
Çok üşümüşsün belli ki sen. Hadi gel yanıma otur, demiş. Kay, Karlar Kraliçesinin teklifi üzerine yanına oturup onun verdiği sıcacık pelerine sarılmış.
Kayın bir anda üşümesi geçmiş. Karlar Kraliçesi yanında uykuya dalan Kayı aldığı gibi kendi şatosuna götürmüş. Karlar Kraliçesi yakaladığı tüm çocukları şatosuna götürüp, onları bir buz içerisine hapsederek, şatosunda saklarmış. Kayı da şatoda buzdan bir heykelcik haline getirmiş. Kaydan uzun süre haber alamayan Gerda, artık kendi başına yakın arkadaşını aramaya başlamış. Karlarla kaplı olan ormana doğru ilerlemiş.
Ormanda Kayı ararken küçük bir kulübe bulmuş. Kulübede kapıyı çok yaşlı bir kadın açmış. Bu kadın çevrede yaptığı iyiliklerle bilinen ünlü bir büyücüymüş.
Gerdaya:
Buraya ne için geldiğini biliyorum tatlım. Yakın arkadaşın Kayı arıyorsun. Bakalım bahçemdeki yardımcım olan karga senin arkadaşının yerini biliyor mu? diyerek Gerdayı arka bahçeye doğru götürmüş. Bahçede gerçekten de bir karga bekliyormuş. Kargaya Kayın kayıp olduğunu ve nerede olduğunu bilip bilmediğini sormuşlar.
Karga da onlara:
Kayın yerini sadece ormanda yaşayan küçük bir kız bilebilir, demiş. Bunun üzerine Gerda, yoluna devam etmiş. Ormana doğru ilerlerken Gerda, çok güzel ve küçük bir kulübe görmüş. Kulübenin içeriden karganın bahsettiği küçük kız duruyormuş.
Gerdaya:
Hoş geldin, Gerda. Ben de seni bekliyordum, sanırım birini kaybettin ve onu bulmaya çalışıyorsun demiş.
Gerdayı sıcak ateşin başına oturtarak ona yiyecek bir şeyler ikram etmiş. Sabah olduğunda, küçük kız Gerdayı kulübenin yanında bulunan samanlığa götürmüş. Samanlıkta pek çok güvercin ve geyik varmış.
Küçük kız güvercinler ile konuşmaya başlamış. Gerdaya dönerek;
Güvercinler, Kayı Karlar Kraliçesinin kaçırdığını söylüyor. Onu ancak Karlar Kraliçesinin şatosunda bulabiliriz. Oraya bizi geyikler götürecek, demiş. Geyikleri kızağa bağlayarak yola koyulmuşlar. Gerda küçük kıza, teşekkür ederek, kulübeden ayrılmış.
Gerda geyiklerin çektiği kızakla günlerce yol almış. Dünyanın en kuzeyine, her tarafın bembeyaz kar olduğu diyarlara varmış. Burada sürekli kar yağıyormuş. Geyikler karlar üzerinde ilerledikten sonra bembeyaz bir şatonun önünde durmuşlar.
Gerda, geyiklerin durmasıyla birlikte Karlar Kraliçesinin şatosuna geldiklerini anlamış. Gerda şatoya girerek yürümeye başlamış. Bir yandan da Kaya sesini duyurmak için sesleniyormuş. Şatoda sadece Gerdanın sesi yankı yapıyormuş. Gerda, bir odanın ortasında Kayı donmuş bir heykel şekilde bulmuş. Gerda, Kayın görünce ağlamaya başlamış. Gerdanın ağlamasıyla beraber akan yaşlar, Kayın heykelini eritmeye başlamış. Daha sonra Kay kendine gelip Gerda ile konuşmaya başlamış.
Kay, Karlar Kraliçesinin şatodan gittiğini fakat hemen çıkmazlarsa geri gelebileceğini söylemiş. Koşarak şatodan çıkarak, kızağa binmişler. Kay ve Gerda kendi evlerine geri dönmüşler. Evlerine doğru gittikçe de bembeyaz olan karlar erimeye, hava ısınmaya başlamış. İki yakın arkadaş o kadar korkmuşlar ki evlerine varabilmek için koşarak uzaklaşmışlar. Artık birbirlerine söz vermişler ve evlerinden fazla uzaklaşmama kararı almışlar. Birbirlerinden de ayrılmama kararı alan bu iki yakın arkadaş, büyükannelerinin anlattığı masallarla serüvene atlama kararı almışlar.