Edebiyatçı
Yeni Üye
- Katılım
- 6 Nis 2021
- Mesajlar
- 880
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32
girmek, -er
1. -e Dışarıdan içeriye geçmek:
"Birlikte kiliseden içeri giriyoruz, ben topallıyorum." - Adalet Ağaoğlu
2. -e Sığmak:
Elim bu eldivene girmiyor.
3. -e Katılmak:
"Bugün edebiyat imtihanına girdim." - Yusuf Ziya Ortaç
4. -e Almak, fethetmek:
"Ordularımız İstanbul'a girdiler." - Memduh Şevket Esendal
5. -e İncelemek, ayrıntılara inmek.
6. -e Girişmek, başlamak:
"Kaçırdım gene ipin ucunu, bir türlü konuya giremiyorum." - Nurullah Ataç
7. -e Bulaşmak:
Koyunlara kelebek hastalığı girdi.
8. -e Sulu bir şeyin veya su dolu bir yerin içine batmak veya dalmak:
Denize girmek. Ceketinin ucu tabağa giriyor.
9. nesnesiz Zaman anlamlı kavramlar için gelmek:
İlkbahar girdi.
10. -e Ağrı, sancı başlamak, saplanmak.
11. -e Yeni bir duruma geçmek, dönüşmek:
"Göğün morlaşan kenarı eriyor, menekşe rengine giriyordu." - Ömer Seyfettin
12. -e İyice anlamak, iyice bilmek.
13. -e Kavgaya tutuşmak.
14. -e Erişmek, ulaşmak:
Yirmisine girdi.
15. -e Bir şeyin yapımında, birleşiminde yer almak:
Tuz genellikle her yemeğe girer.
16. -e Yazılmak, başlamak:
Okula girdi.
17. -e Yemek yemek.
18. -e Yüklenmek.
19. -e, hukuk Tecavüz etmek, geçmek:
Komşu, tarlamıza beş metre girdi.
1. -e Dışarıdan içeriye geçmek:
"Birlikte kiliseden içeri giriyoruz, ben topallıyorum." - Adalet Ağaoğlu
2. -e Sığmak:
Elim bu eldivene girmiyor.
3. -e Katılmak:
"Bugün edebiyat imtihanına girdim." - Yusuf Ziya Ortaç
4. -e Almak, fethetmek:
"Ordularımız İstanbul'a girdiler." - Memduh Şevket Esendal
5. -e İncelemek, ayrıntılara inmek.
6. -e Girişmek, başlamak:
"Kaçırdım gene ipin ucunu, bir türlü konuya giremiyorum." - Nurullah Ataç
7. -e Bulaşmak:
Koyunlara kelebek hastalığı girdi.
8. -e Sulu bir şeyin veya su dolu bir yerin içine batmak veya dalmak:
Denize girmek. Ceketinin ucu tabağa giriyor.
9. nesnesiz Zaman anlamlı kavramlar için gelmek:
İlkbahar girdi.
10. -e Ağrı, sancı başlamak, saplanmak.
11. -e Yeni bir duruma geçmek, dönüşmek:
"Göğün morlaşan kenarı eriyor, menekşe rengine giriyordu." - Ömer Seyfettin
12. -e İyice anlamak, iyice bilmek.
13. -e Kavgaya tutuşmak.
14. -e Erişmek, ulaşmak:
Yirmisine girdi.
15. -e Bir şeyin yapımında, birleşiminde yer almak:
Tuz genellikle her yemeğe girer.
16. -e Yazılmak, başlamak:
Okula girdi.
17. -e Yemek yemek.
18. -e Yüklenmek.
19. -e, hukuk Tecavüz etmek, geçmek:
Komşu, tarlamıza beş metre girdi.