[align=center]
Felsefenin Ortaya Çıkışında İlk Medeniyetlerin Özel Olarak Önemi Nedir?
Hint inançlarında insanı kötülüklerden arındırma ve isteklerin üstesinden gelme esastır. Bunu başarmanın yolları düzenli bilgi ve akıl yürütme teknikleri değil, sezgi ve kişinin iç deneyleridir. Bu yaşamda elde ettikleri yeterlilikler ölümden sonraki hayatlarının düzeyini de belirler. İnsanın isteklerden arınması onu, ulaşılması gereken en yüce varlığa yani Brahmana ulaştırır. Hint inanışlarının temelinde evrenin yaratılışında Suyun her şeyin kökeni ve canlı kaynağı olduğu fikri de vardır. Felsefenin ortaya çıkmasındaki ilk neden (Arkhe)tartışmaları bu düşüncelerden etkilenmiştir.
İranda MÖ 1000-600 yıllarında Zerdüşt, ikili (Dualist) bir anlayışı öne sürer: Ahuramazda, görünen ve görünmeyen evrenlerin Ehrimen ise kötülük ve yalanın yaratıcısıdır. Zerdüşt inancı, özelikle felsefenin değer tartışmalarında etkili olmuştur.Zerdüştün Maninin gelişine zemin hazırladığı kabul edilir.
Maninin inanç düsturlarında iyilik ve kötülük ilkesinin ikisi de ezelîdir: aydınlık (İyi) ve karanlık (Kötü). İkisinin karışımından da dünya oluşmuştur. Mani inancında Ehrimenin egemenliğindeki alanı ve insan bedeninde tutuklu bulunan aydınlığı gün yüzüne çıkarmak vardır. Egemen güç olan Tanrı Zervan, akıl ve irade gücüyle bunu temsil eder. Mani inancına göre Mani, insanlara kurtuluş yolunu göstermek için dünyaya gelmiş son elçidir.
Çindeyse Taoculuk (Taoizm) inancında asıl olan bireydir. Mistik bir bilmeyle gizlere ulaşılmaya çalışılır. Transa geçilerek, duyusal bilgi dışına çıkılarak evrenin birliği duygusuna varılır. Lao Tsenin önderi olduğu bu inanç sisteminde evrenin kendiliğinden ne ise öyle olduğu savunulur. Var olan her şey yani Tao (Evrenin Doğru Yolu veya Özü) erdemli hayatın da ilkesidir. İnsan için en üstün hayat şekli, üstün akılla Taoyla birleşmektir. Taoculuk, insanın yaşamının ilkelerini dile getirmesi açısından felsefenin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align]Felsefenin Ortaya Çıkışında İlk Medeniyetlerin Özel Olarak Önemi Nedir?
Hint inançlarında insanı kötülüklerden arındırma ve isteklerin üstesinden gelme esastır. Bunu başarmanın yolları düzenli bilgi ve akıl yürütme teknikleri değil, sezgi ve kişinin iç deneyleridir. Bu yaşamda elde ettikleri yeterlilikler ölümden sonraki hayatlarının düzeyini de belirler. İnsanın isteklerden arınması onu, ulaşılması gereken en yüce varlığa yani Brahmana ulaştırır. Hint inanışlarının temelinde evrenin yaratılışında Suyun her şeyin kökeni ve canlı kaynağı olduğu fikri de vardır. Felsefenin ortaya çıkmasındaki ilk neden (Arkhe)tartışmaları bu düşüncelerden etkilenmiştir.
İranda MÖ 1000-600 yıllarında Zerdüşt, ikili (Dualist) bir anlayışı öne sürer: Ahuramazda, görünen ve görünmeyen evrenlerin Ehrimen ise kötülük ve yalanın yaratıcısıdır. Zerdüşt inancı, özelikle felsefenin değer tartışmalarında etkili olmuştur.Zerdüştün Maninin gelişine zemin hazırladığı kabul edilir.
Maninin inanç düsturlarında iyilik ve kötülük ilkesinin ikisi de ezelîdir: aydınlık (İyi) ve karanlık (Kötü). İkisinin karışımından da dünya oluşmuştur. Mani inancında Ehrimenin egemenliğindeki alanı ve insan bedeninde tutuklu bulunan aydınlığı gün yüzüne çıkarmak vardır. Egemen güç olan Tanrı Zervan, akıl ve irade gücüyle bunu temsil eder. Mani inancına göre Mani, insanlara kurtuluş yolunu göstermek için dünyaya gelmiş son elçidir.
Çindeyse Taoculuk (Taoizm) inancında asıl olan bireydir. Mistik bir bilmeyle gizlere ulaşılmaya çalışılır. Transa geçilerek, duyusal bilgi dışına çıkılarak evrenin birliği duygusuna varılır. Lao Tsenin önderi olduğu bu inanç sisteminde evrenin kendiliğinden ne ise öyle olduğu savunulur. Var olan her şey yani Tao (Evrenin Doğru Yolu veya Özü) erdemli hayatın da ilkesidir. İnsan için en üstün hayat şekli, üstün akılla Taoyla birleşmektir. Taoculuk, insanın yaşamının ilkelerini dile getirmesi açısından felsefenin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI