[align=center][align=center][align=center]
Empedokles'ın İyi Bir Doğa Filozofu Olmasının En Önemli Nedeni Nedir?
Empedokles'in felsefe anlayışında bu düşünceler, kuşkusuz, metafiziğin iskeleti sayılır. Çünkü evren konusunda salt fanteziye (Hayale) dayanan bir görüş elde edilmek istenmiştir. Felsefenin bu ilk amatör döneminde fantezi ürünü olan bu tür görüşlerin, eleştirel araştırmalardan üstün tutulmasına şaşmamak gerekir. Empedokles, ayrıca, hem gözlem ve hem de hayal gücüne dayanan özel açıklamalar da yapmıştır. O, "Nasıl oluyor da nesneler biri ötekine etki edebiliyor?" sorusunu soruyor ve yanıtını şöyle açıklıyor: Güneşten nasıl ışıklar yayılıyorsa, aynı şekilde nesnelerden de birtakım ışınlar yayılır. Ancak nesnelerin bu ışınları yayabilmesi için, aynı insan bedeni gibi gözeneklere sahip olması gerekir. Bir nesnenin bir başka nesneye etki edebilmesi için, bu iki nesnenin gözeneklerinin birbiriyle uyum içinde olması gerekir. Yani bir nesneden çıkan ışınlar, öteki nesnenin gözeneklerine girebilecek konumda bulunmalıdır. Empedokles algı olaylarını da bu görüşe dayanarak açıklamak ister. Söz gelişi, gözün gözenekli olması ve dışarıdaki nesnelerden yayılan ışınların, gözün gözeneklerine kadar gelerek içeri girmeleri sonucu görme olayı meydana gelir. Ancak, gözden de birtakım ışınlar çıkar, çünkü göz ateşten yapılmıştır. Nasıl ki bir nesnenin sertliğini algılamak için parmaklarımızın da sert olması gerekirse, bunun gibi bir nesneyi görebilmek için, gözün de nesneler ile birlikte ışınlar yayması gerekir. Daha genel bir deyişle; Biz evreni biliriz, çünkü biz de evrenle aynı yapıdayız. Biz de hava, toprak, su ve ateşten oluştuğumuz için, aynı unsurlardan oluşan evreni algılayabiliyoruz. Empedokles'in bir de solunum olayı konusunda görüşü vardır. Gerçi bu açıklama yanlıştır, fakat iyi bir gözlemin ifadesidir. Empedokles kanın bedenimizdeki dolaşımında gösterdiği ritmi nabız üzerinde gözlemlemiştir. O, solunumun da ritmik olduğunu gözlemlemiştir. Bu iki olay arasında ilişki olduğunu savunur. Ona göre kan, son derece ritmik biçimde bedenin içine doğru gider ve döner. Kan, bedenin dışından yüreğe doğru akarsa soluk alırız. Kan bedenin içinden dışarı doğru akarsa, soluk veririz. Bu açıklama yanlıştır. Ancak bedendeki iki olay arasında bir ilişki kurması çok önemli ve dikkat çekicidir.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align][/align]Empedokles'ın İyi Bir Doğa Filozofu Olmasının En Önemli Nedeni Nedir?
Empedokles'in felsefe anlayışında bu düşünceler, kuşkusuz, metafiziğin iskeleti sayılır. Çünkü evren konusunda salt fanteziye (Hayale) dayanan bir görüş elde edilmek istenmiştir. Felsefenin bu ilk amatör döneminde fantezi ürünü olan bu tür görüşlerin, eleştirel araştırmalardan üstün tutulmasına şaşmamak gerekir. Empedokles, ayrıca, hem gözlem ve hem de hayal gücüne dayanan özel açıklamalar da yapmıştır. O, "Nasıl oluyor da nesneler biri ötekine etki edebiliyor?" sorusunu soruyor ve yanıtını şöyle açıklıyor: Güneşten nasıl ışıklar yayılıyorsa, aynı şekilde nesnelerden de birtakım ışınlar yayılır. Ancak nesnelerin bu ışınları yayabilmesi için, aynı insan bedeni gibi gözeneklere sahip olması gerekir. Bir nesnenin bir başka nesneye etki edebilmesi için, bu iki nesnenin gözeneklerinin birbiriyle uyum içinde olması gerekir. Yani bir nesneden çıkan ışınlar, öteki nesnenin gözeneklerine girebilecek konumda bulunmalıdır. Empedokles algı olaylarını da bu görüşe dayanarak açıklamak ister. Söz gelişi, gözün gözenekli olması ve dışarıdaki nesnelerden yayılan ışınların, gözün gözeneklerine kadar gelerek içeri girmeleri sonucu görme olayı meydana gelir. Ancak, gözden de birtakım ışınlar çıkar, çünkü göz ateşten yapılmıştır. Nasıl ki bir nesnenin sertliğini algılamak için parmaklarımızın da sert olması gerekirse, bunun gibi bir nesneyi görebilmek için, gözün de nesneler ile birlikte ışınlar yayması gerekir. Daha genel bir deyişle; Biz evreni biliriz, çünkü biz de evrenle aynı yapıdayız. Biz de hava, toprak, su ve ateşten oluştuğumuz için, aynı unsurlardan oluşan evreni algılayabiliyoruz. Empedokles'in bir de solunum olayı konusunda görüşü vardır. Gerçi bu açıklama yanlıştır, fakat iyi bir gözlemin ifadesidir. Empedokles kanın bedenimizdeki dolaşımında gösterdiği ritmi nabız üzerinde gözlemlemiştir. O, solunumun da ritmik olduğunu gözlemlemiştir. Bu iki olay arasında ilişki olduğunu savunur. Ona göre kan, son derece ritmik biçimde bedenin içine doğru gider ve döner. Kan, bedenin dışından yüreğe doğru akarsa soluk alırız. Kan bedenin içinden dışarı doğru akarsa, soluk veririz. Bu açıklama yanlıştır. Ancak bedendeki iki olay arasında bir ilişki kurması çok önemli ve dikkat çekicidir.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align]