Serzenish
Yeni Üye
- Katılım
- 1 Nis 2021
- Mesajlar
- 6,218
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
1971 yılında Strasbourgda doğdu. İlk kitabı Kem Gözlere Anadolu, 1994 yılında basıldı. ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde araştırma görevlisi oldu. Zaman ve Haber Türk gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı.
ESERLERİ:
Elif Şafak, Mahrem
İlk romanı Pinhan ile 1998 yılında Mevlana Büyük Ödülü nü kazanan Elif Şafak Metis Yayınlarından çıkan üçüncü romanı Mahrem ile okuyucu karşısında. Şafak daha önce İletişim Yayınlarından çıkan Pinhan ve Şehrin Aynaları adlı romanlarında olduğu gibi bu romanını da tarihsel fantezi tarzında yazarak geçmişle gelecek arasında köprü kuruyor ve kahramanlarını yine İstanbulda buluşturuyor. Yazarın ilk romanı Pinhan hem erkek hem kadın olan dervişin kendini keşfetme amacıyla Denizlideki Dürri Baba tekkesinden yola çıkarak İstanbula varması ve kendisi gibi iki başlı olan şehri kurtarmasıyla sonuçlanıyor. İkinci romanı Şehrin Aynaları ise Engizisyon Mahkemelerinden kaçan Miguel, İsabel ve Andres in İspanyada başlayan ve aynalar şehri İstanbulda devam eden öyküsünü anlatıyor.
Mahreme baktığımızda Elif Şafak yine İstanbulda yaşayan şişman bir kadının öyküsünü anlatıyor. Şişman kadının en büyük derdi ise insanların gözlerini sürekli olarak üzerinde hissetmesi ve insanlara seyirlik malzeme olmaktan hoşlanmadığı için evden dışarı çıkmak istememesidir. Özellikle de cüce sevgilisi Be-Ce ile birlikte dışarı çıkmaktan çekiniyor ve bunun sebebini de şöyle açıklıyor: Yüz otuz iki kiloluk gövdemin adımlarına ayak uydurmaya çalışırken seksen santimlik sevgilim, insanlar birbirlerine bizi gösterip bizi seyredeceklerdi. Dudaklarındaki alaycı tebessümleri bastırma gereği duymadan sevişip sevişmediğimizi geçireceklerdi akıllarından. Bir an bile gözlerini ayırmayacaklardı gözlerinin önündeki görüntünün gülünçlüğünden. Şişko ile cücenin seyirlik tezatını belki de günlerce düşürmeyeceklerdi dillerinden.
Elif Şafak, gözün kendisinin hiçte masum olmadığını anlattığı kitabını görmeye ve görülmeye değer bir roman olarak tanımlıyor. 1999 İstanbul undan 1880lerin Perası arasında bir köprü kurmasını kendisi ile yapılan bir röportajda şöyle açıklıyor: "O dönemde yaşama yeni giren moderniteyle birlikte Osmanlının görsellik anlayışında bir değişiklik olması. Modernite olgusuyla birlikte görsellik yeni bir anlam kazanıyor ve bunun odak noktasında da kadının bedeni yer almaya başlıyor. Kadın etek boyundan vücut hatlarına kadar her şeyiyle seyirlik malzemeye dönüşüyor. Modernleşme tartışmasının odak noktasında kadın ve kadın bedeni vardır zaten. Modernite bir seyirlik dünya inşa eden 1880deki Peranın vurgusu bu: O dönemde Osmanlıda bir seyirlik dünyanın malzemesiydi. Romanda 1880lerin Perasında Keramet Memiş Efendi vişne rengi çadırında hem kadınların hem de erkeklerin gözüne hitap edecek seyirlik bir dünya hazırlıyor. Kadınların kendilerinden çirkin kadınlar görmekten hoşlandığını bildiği için onlara çok çirkin kadınlar gösterirken erkeklere de vişne çadırında çok güzel kadınlar gösteriyor.
Romanın Nazar Sözlüğü bölümü de ilgi çekiyor. Şişman kadın, sevgilisi Be-Cenin üzerinde çalıştığı sözlüğü okuduğu zaman orada karşılaştığı şişko kelimesi ile sevgilisinin gözünde sadece Nazar Sözlüğünün araştırılması gereken bir maddesi olduğunu fark ediyor. Şişko: O kadar şişmanmış ki, ne zaman insan içine çıksa herkes işini gücünü bırakıp onu seyredermiş. O da gözlerden o kadar rahatsız olurmuş ki, gidip daha çok yemek yer, daha çok şişmanlarmış. (Şişkonun çocukluğunu araştır)
29 yaşında bir öykü kitabı ve üç roman sahibi Elif Şafak çok başarılı bir yazar. Eserlerinde eski ve şiirsel bir dil kullanan Şafak dilin derinlerine inmeyi başarabilmiş bir yazar. İleride çok daha güzel romanlar yazacağına inanıyorum.
ESERLERİ:
Elif Şafak, Mahrem
İlk romanı Pinhan ile 1998 yılında Mevlana Büyük Ödülü nü kazanan Elif Şafak Metis Yayınlarından çıkan üçüncü romanı Mahrem ile okuyucu karşısında. Şafak daha önce İletişim Yayınlarından çıkan Pinhan ve Şehrin Aynaları adlı romanlarında olduğu gibi bu romanını da tarihsel fantezi tarzında yazarak geçmişle gelecek arasında köprü kuruyor ve kahramanlarını yine İstanbulda buluşturuyor. Yazarın ilk romanı Pinhan hem erkek hem kadın olan dervişin kendini keşfetme amacıyla Denizlideki Dürri Baba tekkesinden yola çıkarak İstanbula varması ve kendisi gibi iki başlı olan şehri kurtarmasıyla sonuçlanıyor. İkinci romanı Şehrin Aynaları ise Engizisyon Mahkemelerinden kaçan Miguel, İsabel ve Andres in İspanyada başlayan ve aynalar şehri İstanbulda devam eden öyküsünü anlatıyor.
Mahreme baktığımızda Elif Şafak yine İstanbulda yaşayan şişman bir kadının öyküsünü anlatıyor. Şişman kadının en büyük derdi ise insanların gözlerini sürekli olarak üzerinde hissetmesi ve insanlara seyirlik malzeme olmaktan hoşlanmadığı için evden dışarı çıkmak istememesidir. Özellikle de cüce sevgilisi Be-Ce ile birlikte dışarı çıkmaktan çekiniyor ve bunun sebebini de şöyle açıklıyor: Yüz otuz iki kiloluk gövdemin adımlarına ayak uydurmaya çalışırken seksen santimlik sevgilim, insanlar birbirlerine bizi gösterip bizi seyredeceklerdi. Dudaklarındaki alaycı tebessümleri bastırma gereği duymadan sevişip sevişmediğimizi geçireceklerdi akıllarından. Bir an bile gözlerini ayırmayacaklardı gözlerinin önündeki görüntünün gülünçlüğünden. Şişko ile cücenin seyirlik tezatını belki de günlerce düşürmeyeceklerdi dillerinden.
Elif Şafak, gözün kendisinin hiçte masum olmadığını anlattığı kitabını görmeye ve görülmeye değer bir roman olarak tanımlıyor. 1999 İstanbul undan 1880lerin Perası arasında bir köprü kurmasını kendisi ile yapılan bir röportajda şöyle açıklıyor: "O dönemde yaşama yeni giren moderniteyle birlikte Osmanlının görsellik anlayışında bir değişiklik olması. Modernite olgusuyla birlikte görsellik yeni bir anlam kazanıyor ve bunun odak noktasında da kadının bedeni yer almaya başlıyor. Kadın etek boyundan vücut hatlarına kadar her şeyiyle seyirlik malzemeye dönüşüyor. Modernleşme tartışmasının odak noktasında kadın ve kadın bedeni vardır zaten. Modernite bir seyirlik dünya inşa eden 1880deki Peranın vurgusu bu: O dönemde Osmanlıda bir seyirlik dünyanın malzemesiydi. Romanda 1880lerin Perasında Keramet Memiş Efendi vişne rengi çadırında hem kadınların hem de erkeklerin gözüne hitap edecek seyirlik bir dünya hazırlıyor. Kadınların kendilerinden çirkin kadınlar görmekten hoşlandığını bildiği için onlara çok çirkin kadınlar gösterirken erkeklere de vişne çadırında çok güzel kadınlar gösteriyor.
Romanın Nazar Sözlüğü bölümü de ilgi çekiyor. Şişman kadın, sevgilisi Be-Cenin üzerinde çalıştığı sözlüğü okuduğu zaman orada karşılaştığı şişko kelimesi ile sevgilisinin gözünde sadece Nazar Sözlüğünün araştırılması gereken bir maddesi olduğunu fark ediyor. Şişko: O kadar şişmanmış ki, ne zaman insan içine çıksa herkes işini gücünü bırakıp onu seyredermiş. O da gözlerden o kadar rahatsız olurmuş ki, gidip daha çok yemek yer, daha çok şişmanlarmış. (Şişkonun çocukluğunu araştır)
29 yaşında bir öykü kitabı ve üç roman sahibi Elif Şafak çok başarılı bir yazar. Eserlerinde eski ve şiirsel bir dil kullanan Şafak dilin derinlerine inmeyi başarabilmiş bir yazar. İleride çok daha güzel romanlar yazacağına inanıyorum.