Serzenish
Yeni Üye
- Katılım
- 1 Nis 2021
- Mesajlar
- 6,218
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
Cevat Şakir Kabaağaçlı (1890 - 1973)
Cevat Şakir Kabaağaçlı (1890 - 1973)
Halikarnas Balıkçısı
Cevat Şakir Kabaağaçlı, Bodrum'a olan aşkı ile tanınan ünlü roman ve hikaye yazarı.
Cevat Şakir, 1890 yılında babası tarihçi, yazar ve vezir Mehmet Şakir Paşa Girit'te yüksek komiserlik görevinde iken Girit'te doğdu. Doğum yeri ve tarihi konusunda farklı kaynaklar farklı bilgiler vermektedirler. Annesi İsmet Hanım'dır. Cevat Şakir baba tarafından Şakirpaşa Ailesi olarak tanınan köklü bir Osmanlı ailesine mensup olup, amcası II. Abdülhamit'in sadrazamlarından Cevat Şakir Paşa'dır.
Çocukluğu babasının elçilik yaptığı Atina'da geçmiştir. 1904'te Robert Kolej'ini bitirdi ve yüksek öğrenimini 1908'de İngilterede Oxford Üniversitesi Yeni Çağlar Tarihi Bölümünde tamamladı. 1913te evlendiği İtalyan eşiyle İtalyada kaldı. Bu sırada resim dersleri aldı, İtalyanca ve Latince öğrendi. 1914te babası Mehmet Şakir Paşa, Cevat Şakirin tabancasından çıkan bir kurşunla Afyonda ölünce Cevat Şakir 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezasının yedi yılını çektikten sonra yakalandığı verem hastalığından ötürü affedilip tahliye edildi.
Bir süre tekkeye devam etti. 1910-1925 arasında Resimli Ay ve İnci gibi dergilere yazılar yazdı; kapak resimleri, süslemeler, karikatürler çizdi. Zekariya Sertel in çıkardığı Resimli Hafta da Hüseyin Kenan takma adıyla yazdığı Hapishane İdama Mahkum Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler adlı öykü yüzünden Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılandı ve Bodrumda 3 yıl sürgün cezasına çarptırıldı (1925). Bir buçuk yıl sonra cezası affa uğrayınca İstanbula dönmedi, çok sevdiği Bodrumda kaldı. 1947'de İzmir Karataş'a yerleşerek hayatını gazetecilik ve turist rehberliğiyle kazandı.
1973'te kemik kanserinden İzmir'de öldü. Vasiyeti üzerine Bodrum'da manevi oğlu Şadan Gökovalı ile birlikte seçtiği yerde gömüldü.
Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın iki çocuğu vardı. (Oğlu Suat Kabaağaçlı, Kızı İsmet Kabaağaçlı Noonan)
HALİKARNAS BALIKÇISININ VASİYETİ
Şadan Gökovalı, (Manevi oğlu) Halikarnas Balıkçısının kendisine yaptığı vasiyeti şöyle anlatıyor;
"Yazacağım bunlar ama belki yazamadan giderim. Sana şimdiden söylemiş olayım. Bodruma gömülmek istiyorum. Bittabi orayı çok sevdim. Hayli hizmetimde geçti. Belediyeyede yazmak istiyorum ama sana söyleyeyim daha iyi. Mindos kapısı tarafında bir yere gömsünler beni, yanımda Haticeye de (son eşi) bir yer ayırsınlar. Sakın mermer, beton filan istemem ha... Bir taş bulun, uzunca bir taş, yazısız. Onu diken mezarımın başına. Falanca oğlu filancaymış şu tarihte doğup şu tarihte ölmüşüm. Katiyen yazı istemiyorum, basit bir taş. Eh bizim tekne su almaya başladı. Şatafatı da sevmem, tepelere, deniz gören yerlere gömülmem şart değil. Nasıl olsa yattığım yerden denizi seyredemem, denizi ruhumda yaşatıyor gönül gözüyle her zaman görüyorum. Suat (oğlu) sık sık ziyaret edebilmeleri için İzmire gömmek istediklerini söylüyor. İstemem yahu. Bodrumu severim bilirsin. Beni ziyaret için çocuklar arasıra da olsa gezmiş, hava almış olurlar. Zaten ben saygı duruşu isteyecek değilim ya. Balıkçıya bir Merhaba yaraşır.
Halikarnas Balıkçısının mezarının yerini nasıl tespit ettiğini kızı İsmet Noonan kendisiyle yaptığımız şöyle anlattı;
"1972 yılında babamla beraber Bodruma geldik. Artemis pansiyonda kaldık. Babam hasta olduğu için yanından hiç ayrılmıyordum. Babamın Hasip diye bir arkadaşı vardı. Bana onun yanına gideceğini söyledi. Turizm müdürü Çamı, arkadaşı Hasipi ve Belediye Başkanını alarak gömülmek istediği yeri göstermiş. Biz babamın naaşını getirdiğimizde mezar hazırlanmıştı.
Sanat hayatı
1926dan sonra deniz hikayeleriyle tanındı. Konularını Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı olaylardan çıkardı. İçinde yaşadığı, en küçük ayrıntılarına kadar bildiği hür ve asi denizi, kaderleri denizin elinde olan balıkçıları, dalgıçları, sünger avcılarını ve gemileri zengin bir terim ve mitologya hazinesinden güçlenerek, denize karşı sonsuz bir hayranlıktan gelen şiirli, yer yer aksayan, ama sürükleyip götüren bir anlatımla hikaye ve romana geçirdi.
Yazı ve düşünceleriyle Azra Erhat gibi döneminin önemli aydınlarını etkilemiş bir kişi olarak, çeşitli dillerden yüz kadar da kitap çevirmiş olan ve kendi eserlerinin sonraki baskıları yapılagelen Balıkçıya Kültür Bakanlığınca 1971 Devlet Kültür Armağanı verilmiştir.
Geniş bibliyografyası Yeni Yayınlar dergisinin Ekim 1974 sayısındadır. Bütün Eserleri Bilgi Yayınevince toplanmaktadır.
Eserleri
Hikaye kitapları
Ege Kıyılarından (1939)
Merhaba Akdeniz (1947)
Egenin Dibi (1952)
Yaşasın Deniz (1954)
Gülen Ada (1957)
Egeden (1972)
Gençlik Denizlerinde (1973)
Parmak Damgası (1986)
Dalgıçlar (1991)
Romanları
Aganta Burina Burinata (1945)
Ötelerin Çocuğu (1956)
Uluç Reis (1962)
Turgut Reis (1966)
Deniz Gurbetçileri (1969)
Deneme kitapları
Anadolu Efsaneleri (1954)
Anadolu Tanrıları (1955)
Mavi Sürgün (Anıları, 1961)
Anadolunun Sesi (inceleme, 1971)
Hey Koca Yurt (1972)
Merhaba Anadolu (1980)
Düşün Yazıları (1981)
Altıncı Kıta Akdeniz (1982)
Sonsuzluk Sessiz Büyür (1983)
Çiçeklerin Düğünü (1991)
Arşipel (1993)
Cevat Şakir Kabaağaçlı (1890 - 1973)
Halikarnas Balıkçısı
Cevat Şakir Kabaağaçlı, Bodrum'a olan aşkı ile tanınan ünlü roman ve hikaye yazarı.
Cevat Şakir, 1890 yılında babası tarihçi, yazar ve vezir Mehmet Şakir Paşa Girit'te yüksek komiserlik görevinde iken Girit'te doğdu. Doğum yeri ve tarihi konusunda farklı kaynaklar farklı bilgiler vermektedirler. Annesi İsmet Hanım'dır. Cevat Şakir baba tarafından Şakirpaşa Ailesi olarak tanınan köklü bir Osmanlı ailesine mensup olup, amcası II. Abdülhamit'in sadrazamlarından Cevat Şakir Paşa'dır.
Çocukluğu babasının elçilik yaptığı Atina'da geçmiştir. 1904'te Robert Kolej'ini bitirdi ve yüksek öğrenimini 1908'de İngilterede Oxford Üniversitesi Yeni Çağlar Tarihi Bölümünde tamamladı. 1913te evlendiği İtalyan eşiyle İtalyada kaldı. Bu sırada resim dersleri aldı, İtalyanca ve Latince öğrendi. 1914te babası Mehmet Şakir Paşa, Cevat Şakirin tabancasından çıkan bir kurşunla Afyonda ölünce Cevat Şakir 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezasının yedi yılını çektikten sonra yakalandığı verem hastalığından ötürü affedilip tahliye edildi.
Bir süre tekkeye devam etti. 1910-1925 arasında Resimli Ay ve İnci gibi dergilere yazılar yazdı; kapak resimleri, süslemeler, karikatürler çizdi. Zekariya Sertel in çıkardığı Resimli Hafta da Hüseyin Kenan takma adıyla yazdığı Hapishane İdama Mahkum Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler adlı öykü yüzünden Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılandı ve Bodrumda 3 yıl sürgün cezasına çarptırıldı (1925). Bir buçuk yıl sonra cezası affa uğrayınca İstanbula dönmedi, çok sevdiği Bodrumda kaldı. 1947'de İzmir Karataş'a yerleşerek hayatını gazetecilik ve turist rehberliğiyle kazandı.
1973'te kemik kanserinden İzmir'de öldü. Vasiyeti üzerine Bodrum'da manevi oğlu Şadan Gökovalı ile birlikte seçtiği yerde gömüldü.
Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın iki çocuğu vardı. (Oğlu Suat Kabaağaçlı, Kızı İsmet Kabaağaçlı Noonan)
HALİKARNAS BALIKÇISININ VASİYETİ
Şadan Gökovalı, (Manevi oğlu) Halikarnas Balıkçısının kendisine yaptığı vasiyeti şöyle anlatıyor;
"Yazacağım bunlar ama belki yazamadan giderim. Sana şimdiden söylemiş olayım. Bodruma gömülmek istiyorum. Bittabi orayı çok sevdim. Hayli hizmetimde geçti. Belediyeyede yazmak istiyorum ama sana söyleyeyim daha iyi. Mindos kapısı tarafında bir yere gömsünler beni, yanımda Haticeye de (son eşi) bir yer ayırsınlar. Sakın mermer, beton filan istemem ha... Bir taş bulun, uzunca bir taş, yazısız. Onu diken mezarımın başına. Falanca oğlu filancaymış şu tarihte doğup şu tarihte ölmüşüm. Katiyen yazı istemiyorum, basit bir taş. Eh bizim tekne su almaya başladı. Şatafatı da sevmem, tepelere, deniz gören yerlere gömülmem şart değil. Nasıl olsa yattığım yerden denizi seyredemem, denizi ruhumda yaşatıyor gönül gözüyle her zaman görüyorum. Suat (oğlu) sık sık ziyaret edebilmeleri için İzmire gömmek istediklerini söylüyor. İstemem yahu. Bodrumu severim bilirsin. Beni ziyaret için çocuklar arasıra da olsa gezmiş, hava almış olurlar. Zaten ben saygı duruşu isteyecek değilim ya. Balıkçıya bir Merhaba yaraşır.
Halikarnas Balıkçısının mezarının yerini nasıl tespit ettiğini kızı İsmet Noonan kendisiyle yaptığımız şöyle anlattı;
"1972 yılında babamla beraber Bodruma geldik. Artemis pansiyonda kaldık. Babam hasta olduğu için yanından hiç ayrılmıyordum. Babamın Hasip diye bir arkadaşı vardı. Bana onun yanına gideceğini söyledi. Turizm müdürü Çamı, arkadaşı Hasipi ve Belediye Başkanını alarak gömülmek istediği yeri göstermiş. Biz babamın naaşını getirdiğimizde mezar hazırlanmıştı.
Sanat hayatı
1926dan sonra deniz hikayeleriyle tanındı. Konularını Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı olaylardan çıkardı. İçinde yaşadığı, en küçük ayrıntılarına kadar bildiği hür ve asi denizi, kaderleri denizin elinde olan balıkçıları, dalgıçları, sünger avcılarını ve gemileri zengin bir terim ve mitologya hazinesinden güçlenerek, denize karşı sonsuz bir hayranlıktan gelen şiirli, yer yer aksayan, ama sürükleyip götüren bir anlatımla hikaye ve romana geçirdi.
Yazı ve düşünceleriyle Azra Erhat gibi döneminin önemli aydınlarını etkilemiş bir kişi olarak, çeşitli dillerden yüz kadar da kitap çevirmiş olan ve kendi eserlerinin sonraki baskıları yapılagelen Balıkçıya Kültür Bakanlığınca 1971 Devlet Kültür Armağanı verilmiştir.
Geniş bibliyografyası Yeni Yayınlar dergisinin Ekim 1974 sayısındadır. Bütün Eserleri Bilgi Yayınevince toplanmaktadır.
Eserleri
Hikaye kitapları
Ege Kıyılarından (1939)
Merhaba Akdeniz (1947)
Egenin Dibi (1952)
Yaşasın Deniz (1954)
Gülen Ada (1957)
Egeden (1972)
Gençlik Denizlerinde (1973)
Parmak Damgası (1986)
Dalgıçlar (1991)
Romanları
Aganta Burina Burinata (1945)
Ötelerin Çocuğu (1956)
Uluç Reis (1962)
Turgut Reis (1966)
Deniz Gurbetçileri (1969)
Deneme kitapları
Anadolu Efsaneleri (1954)
Anadolu Tanrıları (1955)
Mavi Sürgün (Anıları, 1961)
Anadolunun Sesi (inceleme, 1971)
Hey Koca Yurt (1972)
Merhaba Anadolu (1980)
Düşün Yazıları (1981)
Altıncı Kıta Akdeniz (1982)
Sonsuzluk Sessiz Büyür (1983)
Çiçeklerin Düğünü (1991)
Arşipel (1993)