[align=center][align=center]
Bilgi Felsefesinde Doğruluk Nedir? Ne Değildir? Genel Özellikleri Nedir?
Doğruluk kavramı felsefenin merkezinde yer alır. Çünkü felsefe geleneksel olarak gerçekliğe ilişkin en gene doğruların ortaya konulma çabasıdır. Bir düşüncenin doğruluğunu, onun gerçeklikle uyuşmasından oluştuğunu ortaya koyar. Buna uygunluk ya da uyuşma kuramı denir. Bu kurama göre bir önerme, dile getirdiği şeyle uyuşuyorsa ve dile getirilen şey bir olgu ise doğru olabilir.
Veritas est Adaequatio Rei el İntellectus: Bu, skolastik formülasyonu içindeki klasik yanıttı. Ancak doğruluk tanımının temeli olarak, düşünceyle gerçekliğin bu uyuşması gerçekte ne anlama gelir? Bu, kesinlikle düşüncenin kendisinin onun betimlediği gerçeklikle özdeş olması değildir. Belki de bu uyuşma düşüncenin gerçek bir şeyin bir benzeri, gerçekliğin bir yansıması olmasıyla belirlenir. Ancak düşüncenin gerçeklikle uyuşmasına ilişkin bu yorum bile, bazı filozoflara saçma bir düşünce olarak görünmüştür.
Onlar, Düşünce nasıl olur da kendisinden oldukça farklı olan bir şeyin benzeri olabilir? Zamandan başka hiçbir boyutu olmayan düşünce nasıl olur da mekânsal olan bir şeyin benzeri olabilir? Düşünce, bir küp ya da Niagara Şelalelerine nasıl benzeyebilir? diye sorarlar. Bundan başka, zamansal-sürenin kendisi dikkate alındığında bile, bir düşüncenin doğru olması için, onun ilgili olduğu gerçekliğe benzer olması gerekmez. Kısa süre içinde olup biten bir fenomenle ilgili olan bir düşüncenin doğru olması için, düşüncenin kendisinin de kısa süren bir düşünce olması gerekmez. Öyleyse bir düşünce gerçekliğe benzemeyebilir, ancak o yine de doğra bir düşünce olabilir.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align]Bilgi Felsefesinde Doğruluk Nedir? Ne Değildir? Genel Özellikleri Nedir?
Doğruluk kavramı felsefenin merkezinde yer alır. Çünkü felsefe geleneksel olarak gerçekliğe ilişkin en gene doğruların ortaya konulma çabasıdır. Bir düşüncenin doğruluğunu, onun gerçeklikle uyuşmasından oluştuğunu ortaya koyar. Buna uygunluk ya da uyuşma kuramı denir. Bu kurama göre bir önerme, dile getirdiği şeyle uyuşuyorsa ve dile getirilen şey bir olgu ise doğru olabilir.
Veritas est Adaequatio Rei el İntellectus: Bu, skolastik formülasyonu içindeki klasik yanıttı. Ancak doğruluk tanımının temeli olarak, düşünceyle gerçekliğin bu uyuşması gerçekte ne anlama gelir? Bu, kesinlikle düşüncenin kendisinin onun betimlediği gerçeklikle özdeş olması değildir. Belki de bu uyuşma düşüncenin gerçek bir şeyin bir benzeri, gerçekliğin bir yansıması olmasıyla belirlenir. Ancak düşüncenin gerçeklikle uyuşmasına ilişkin bu yorum bile, bazı filozoflara saçma bir düşünce olarak görünmüştür.
Onlar, Düşünce nasıl olur da kendisinden oldukça farklı olan bir şeyin benzeri olabilir? Zamandan başka hiçbir boyutu olmayan düşünce nasıl olur da mekânsal olan bir şeyin benzeri olabilir? Düşünce, bir küp ya da Niagara Şelalelerine nasıl benzeyebilir? diye sorarlar. Bundan başka, zamansal-sürenin kendisi dikkate alındığında bile, bir düşüncenin doğru olması için, onun ilgili olduğu gerçekliğe benzer olması gerekmez. Kısa süre içinde olup biten bir fenomenle ilgili olan bir düşüncenin doğru olması için, düşüncenin kendisinin de kısa süren bir düşünce olması gerekmez. Öyleyse bir düşünce gerçekliğe benzemeyebilir, ancak o yine de doğra bir düşünce olabilir.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
[/align]