FaBe
Yeni Üye
- Katılım
- 13 Eki 2021
- Mesajlar
- 207
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 35
Tanyeri... Usulca ağarmaya başlayan yeni
bir günün haşmetli kolları arasında gülümseyen....
gündüzleri maviliklere boyayan bir gök kubbe.
Esneyen martılar ve çığlıkları.
Korkunç bir sessizliği yırtarcasına haykırışlara
boğan yalnızlığımın üzerine yağdırılan nağmeleri dinlerim..
Birazdan bir güneş doğacak...
ne adını bildiğim ne de yüzünü gördüğüm.
yanımda dün akşamdan kalan yakamoz parçaları ,
ne de kıyıya vurulmuş binlerce balığın besteleri olacak..!
Bir güneş doğacak...
Yaşamın özünü aradığım ve ömrümü uğruna
harcadığım bu zamanın bana neleri getireceğini de
düşündüğüm anlarda olmuştu...
Sonra yaşanılanlar...
uğruna bir kucak dolusu sevgi mısraları
yazdığım dostlarımda yoktu şimdi..!
düştüler birer birer. onlar için artık ne ayrılığın
hazan şarkıları kaldı.. ne de mutluluğun tanımsız ezgileri...
düştüler diyorum.. birer birer .. acımasızca.. pervasızca...
Bir güneş doğacak...
Yarı donuk , yarı saydam düşünceler arasında ,
birazdan bütün çirkefliklerden ,
bütün sermekeşliklerden ve de koca bir dünyanın
yorgun bakışları arasından sıyrılarak,
hayat bir daha merhaba diyecek güneşin sevinci kıvamında...
Düşüncelerim itiyordu beni.
Gecelerde kalıyordu aklım.
Ve özlüyordum adını bilmediğim yıldızları.
Aslında diyordum...
aslında bütün bir burukluğuna rağmen
sahil kordonları.. göl manzaraları ..
ve BEN..! hiç birimiz hiç birimize yakışmıyorduk...
ve aslında doğacak güneş; ne benim için ,
ne göl manzarası için ne de sahilleri
aydınlatmak için doğmayacaktı...!
Sıkıldım işte..! yarı buruk bir heyecanın
mahcubiyetini taşırım..
şimdi yüreğim göğüs kafesimi zorlarcasına
çırpınmaya başlar...
her ne kadar yüzüme değen meltemlerle
ayıltmak istesem de kendimi,
yine de içimdeki düşüncelerin
esaretinden kurtulamıyorum ..
Ben ,o gece seyirlerinin adamıydım işte..!
ve işin özü, gündüzler yakışmıyordu bana..!
aydınlık sulara dilekler yağdırmakta işim değildi..
yürüdüğüm sahil kordonlarında volta atmam içinde ,
gecelerin karanlık örtüleri gerekirdi..
ve ben...! onlarca kez Ay ?ı uğurladım
ama güneşin doğuşuna şahitlik edemem..!
Hülyalı gecelerin ellerinde büyüdüm.
Ve gecelerdi işte bu menfaatlerin kapılarını örten.
Gecelerdi işte yakamozlarla konuşmayı öğreten
ve en güzeli de suskunluğumu ,
o karanlığın buluştuğu sokaklarda bozmuştum işte...
gecelerdi işte geceler...
Ay ?ın doğuşuna yağdırdım şiirlerimi..
ve onlarla ağlamayı öğrendim...
bir sevgiliye uzanan saf ve temiz bir
gül kıvamında eğildim yıldızlara...
ve kayan her yıldıza bıraktım ?yalnızlığımın? ismini...
sınırı olmayan bir karanlıktı bana mutluluğun
gizemliliğini anlatan. Ve BEN GÜNEŞİN ÇOCUĞU
olamazdım işte.! Ay?ın yakamozunu tanırım ,
güneşin değil.. karanlık sularda öğrendim
karışık düşünmeyi ... aydınlık sularda değil.
Ve bana yakışmıyordu serin
dalgaların gündüz düşünceleri..
Bütün bir hışmıyla , dağlara nispet,
aydınlıklara boğulan bu manzarayı ,
gündüz gözle görmek ne garip şeydi..!
ne yalnızlığından korkarsın..
ne de yanmışlığından...
tenhalıklar çöktü şimdi üzerime.
Düşüncelerim serin sularda halkalar
çizmeye başlar.
Bir şeyler yakar genzimi ve yüreğimi...
beni pervasızca terk eden insanlarımın
sesi gelir kulaklarıma.
Yaşanılan günlerin şeritleri geçer
göz bebeklerimden.
ve ne garipti gündüz seyirinde ağlamak..
Gözyaşlarının içinde okursun
bütün acıların kültürünü...
sonra yanaklardan süzülen
damlaların ılık havasında bitersin..
Sabaha meraklanan bu yüreğime ,
ağır darbeler vuran insanlarımın
aklıma gelmesi de ne zor şeydi.!
Oysa en güzelinden yaşamaları içindi bütün bunlar..
ve sadece onlar için boğuşmuştuk
hayat deryasında...
ve onlar içindi..
her şey gibi ..
her şey için...
Sabahın ilk ışıklarını arkama alıp
ağır ağır adımlamaya başlarım yolları..
içimde hala az önceki hışmın ezik şarkıları ..
nedenleriyle araştırdığım sorularımı
ve az önce suda halkalar çizen düşüncelerimi de
yanıma alıp gecenin koynuna
doğru yürümeye başlarım...
ve biliyordum güneş;
ne benim için ,
ne göl manzarası için ne de
sahilleri aydınlatmak için
doğmayacaktı...!
bir günün haşmetli kolları arasında gülümseyen....
gündüzleri maviliklere boyayan bir gök kubbe.
Esneyen martılar ve çığlıkları.
Korkunç bir sessizliği yırtarcasına haykırışlara
boğan yalnızlığımın üzerine yağdırılan nağmeleri dinlerim..
Birazdan bir güneş doğacak...
ne adını bildiğim ne de yüzünü gördüğüm.
yanımda dün akşamdan kalan yakamoz parçaları ,
ne de kıyıya vurulmuş binlerce balığın besteleri olacak..!
Bir güneş doğacak...
Yaşamın özünü aradığım ve ömrümü uğruna
harcadığım bu zamanın bana neleri getireceğini de
düşündüğüm anlarda olmuştu...
Sonra yaşanılanlar...
uğruna bir kucak dolusu sevgi mısraları
yazdığım dostlarımda yoktu şimdi..!
düştüler birer birer. onlar için artık ne ayrılığın
hazan şarkıları kaldı.. ne de mutluluğun tanımsız ezgileri...
düştüler diyorum.. birer birer .. acımasızca.. pervasızca...
Bir güneş doğacak...
Yarı donuk , yarı saydam düşünceler arasında ,
birazdan bütün çirkefliklerden ,
bütün sermekeşliklerden ve de koca bir dünyanın
yorgun bakışları arasından sıyrılarak,
hayat bir daha merhaba diyecek güneşin sevinci kıvamında...
Düşüncelerim itiyordu beni.
Gecelerde kalıyordu aklım.
Ve özlüyordum adını bilmediğim yıldızları.
Aslında diyordum...
aslında bütün bir burukluğuna rağmen
sahil kordonları.. göl manzaraları ..
ve BEN..! hiç birimiz hiç birimize yakışmıyorduk...
ve aslında doğacak güneş; ne benim için ,
ne göl manzarası için ne de sahilleri
aydınlatmak için doğmayacaktı...!
Sıkıldım işte..! yarı buruk bir heyecanın
mahcubiyetini taşırım..
şimdi yüreğim göğüs kafesimi zorlarcasına
çırpınmaya başlar...
her ne kadar yüzüme değen meltemlerle
ayıltmak istesem de kendimi,
yine de içimdeki düşüncelerin
esaretinden kurtulamıyorum ..
Ben ,o gece seyirlerinin adamıydım işte..!
ve işin özü, gündüzler yakışmıyordu bana..!
aydınlık sulara dilekler yağdırmakta işim değildi..
yürüdüğüm sahil kordonlarında volta atmam içinde ,
gecelerin karanlık örtüleri gerekirdi..
ve ben...! onlarca kez Ay ?ı uğurladım
ama güneşin doğuşuna şahitlik edemem..!
Hülyalı gecelerin ellerinde büyüdüm.
Ve gecelerdi işte bu menfaatlerin kapılarını örten.
Gecelerdi işte yakamozlarla konuşmayı öğreten
ve en güzeli de suskunluğumu ,
o karanlığın buluştuğu sokaklarda bozmuştum işte...
gecelerdi işte geceler...
Ay ?ın doğuşuna yağdırdım şiirlerimi..
ve onlarla ağlamayı öğrendim...
bir sevgiliye uzanan saf ve temiz bir
gül kıvamında eğildim yıldızlara...
ve kayan her yıldıza bıraktım ?yalnızlığımın? ismini...
sınırı olmayan bir karanlıktı bana mutluluğun
gizemliliğini anlatan. Ve BEN GÜNEŞİN ÇOCUĞU
olamazdım işte.! Ay?ın yakamozunu tanırım ,
güneşin değil.. karanlık sularda öğrendim
karışık düşünmeyi ... aydınlık sularda değil.
Ve bana yakışmıyordu serin
dalgaların gündüz düşünceleri..
Bütün bir hışmıyla , dağlara nispet,
aydınlıklara boğulan bu manzarayı ,
gündüz gözle görmek ne garip şeydi..!
ne yalnızlığından korkarsın..
ne de yanmışlığından...
tenhalıklar çöktü şimdi üzerime.
Düşüncelerim serin sularda halkalar
çizmeye başlar.
Bir şeyler yakar genzimi ve yüreğimi...
beni pervasızca terk eden insanlarımın
sesi gelir kulaklarıma.
Yaşanılan günlerin şeritleri geçer
göz bebeklerimden.
ve ne garipti gündüz seyirinde ağlamak..
Gözyaşlarının içinde okursun
bütün acıların kültürünü...
sonra yanaklardan süzülen
damlaların ılık havasında bitersin..
Sabaha meraklanan bu yüreğime ,
ağır darbeler vuran insanlarımın
aklıma gelmesi de ne zor şeydi.!
Oysa en güzelinden yaşamaları içindi bütün bunlar..
ve sadece onlar için boğuşmuştuk
hayat deryasında...
ve onlar içindi..
her şey gibi ..
her şey için...
Sabahın ilk ışıklarını arkama alıp
ağır ağır adımlamaya başlarım yolları..
içimde hala az önceki hışmın ezik şarkıları ..
nedenleriyle araştırdığım sorularımı
ve az önce suda halkalar çizen düşüncelerimi de
yanıma alıp gecenin koynuna
doğru yürümeye başlarım...
ve biliyordum güneş;
ne benim için ,
ne göl manzarası için ne de
sahilleri aydınlatmak için
doğmayacaktı...!