16 Mayıs, 1919 sabahı, Mustafa Kemal Paşa, annesi Zübeyde Hanım, kız kardeşi Makbule hanım, ve uğurlamaya gelen yakın arkadaşları ile Şişli'deki evinde vedalaştı; bu arada Bahriye Nazırı Rauf Bey Mustafa Kemal'e özel olarak şu haberi verdi: "Öğrendiğime göre senin bindiğin vapur izlenecek. Ya vapurun İstanbul'dan hareketine izin verilmeyecek ya da Karadeniz'de batırılacakmış"... Mustafa Kemal hafifçe gülümsedi; "gidersem tutuklayacaklar ya da batıracaklar, gitmezsem ne olacak? Gene tutuklayacaklar, kim bilir neler yapacaklar? Fakat vatan ve millet ne olacak? Ben gideceğim. Senin de başın sıkışırsa hemen bana katıl." dedi, ve Bandırma Vapuru'na gitmek üzere yola çıktı.
Pusulası bile çalışmayan 41 yaşındaki eski, fakat yine de bakımlı olan Bandırma Vapuru Galata rıhtımı açığında demirlemiş bekliyordu. Mustafa Kemal Paşa, kendisi ile birlikte gelecek olan Kurmay Başkanı Kurmay Albay Kazım (Dirik), Kurmay Binbaşı Hüsrev (Gerede), Albay Arif, Dr.İbrahim Tali, Dr.Refik (Saydam), yaverler Cevat (Abbas) ve Muzaffer (Kılıç), Albay Refet (Bele) ve kalem heyeti ile Galata'da tek tek selamlaştı, ve onlar bir askeri deniz aracıyla Bandırma Vapuru'na geçtiler.
Köhne vapur, Kaptan İsmail Hakkı ( Durusu) ve yirmi bir mürettebat ile, akşamüstü demir aldı. Mustafa Kemal Paşa gemide değildi. Küçük bir kayıkla Beşiktaş kıyısından Kız Kulesi yakınlarına geçmiş Bandırma'yı bekliyordu, Kız Kulesi yakınlardan gemiye çıktı. Mustafa Kemal 18 subayı ile Milli Mücadele hedefine doğru yola çıktığında henüz 38 yaşındaydı.
Bandırma Vapuru, Kavaklar hizasına geldiğinde durduruldu. Bundan sonrasını Mustafa Kemal'in yaveri Muzaffer (Kılıç) şöyle anlatır: "Bandırma vapuru Kız Kulesi açıklarını geçmişti. Kavaklar hizasına geldiğinde vapur durduruldu. Bir motorla tekneye yanaşan İhtilaf Devletleri subayları güverteye çıktılar. Bizler, 'ne oluyor, bunlar ne istiyorlar?' sorusuna cevap arar ve bakınırken Mustafa Kemal, kaptana sordu:
"Bu adamlar niçin gelmişler?''
"Efendim, silah ve cephane arıyorlarmış."
''Görevinizi yapınız, sonuçtan beni haberdar edin.''
Sonra bize döndü, Dolmabahçe önlerinde demirli bulunan yabancı zırhlıları göstererek dedi ki; ''Bu sersem adamlar işte böyle. Yalnız demire, çeliğe ve silah gücüne dayanırlar. Maddeden başka bir şey bilmezler. Bağımsızlık ve özgürlük uğrunda savaşa kararlı bir milletin kudret ve gücünü anlamaktan acizdirler. Biz silah ve cephane değil, ülkü, inan dolu kafa götürüyoruz.''
alıntıdır...
Pusulası bile çalışmayan 41 yaşındaki eski, fakat yine de bakımlı olan Bandırma Vapuru Galata rıhtımı açığında demirlemiş bekliyordu. Mustafa Kemal Paşa, kendisi ile birlikte gelecek olan Kurmay Başkanı Kurmay Albay Kazım (Dirik), Kurmay Binbaşı Hüsrev (Gerede), Albay Arif, Dr.İbrahim Tali, Dr.Refik (Saydam), yaverler Cevat (Abbas) ve Muzaffer (Kılıç), Albay Refet (Bele) ve kalem heyeti ile Galata'da tek tek selamlaştı, ve onlar bir askeri deniz aracıyla Bandırma Vapuru'na geçtiler.
Köhne vapur, Kaptan İsmail Hakkı ( Durusu) ve yirmi bir mürettebat ile, akşamüstü demir aldı. Mustafa Kemal Paşa gemide değildi. Küçük bir kayıkla Beşiktaş kıyısından Kız Kulesi yakınlarına geçmiş Bandırma'yı bekliyordu, Kız Kulesi yakınlardan gemiye çıktı. Mustafa Kemal 18 subayı ile Milli Mücadele hedefine doğru yola çıktığında henüz 38 yaşındaydı.
Bandırma Vapuru, Kavaklar hizasına geldiğinde durduruldu. Bundan sonrasını Mustafa Kemal'in yaveri Muzaffer (Kılıç) şöyle anlatır: "Bandırma vapuru Kız Kulesi açıklarını geçmişti. Kavaklar hizasına geldiğinde vapur durduruldu. Bir motorla tekneye yanaşan İhtilaf Devletleri subayları güverteye çıktılar. Bizler, 'ne oluyor, bunlar ne istiyorlar?' sorusuna cevap arar ve bakınırken Mustafa Kemal, kaptana sordu:
"Bu adamlar niçin gelmişler?''
"Efendim, silah ve cephane arıyorlarmış."
''Görevinizi yapınız, sonuçtan beni haberdar edin.''
Sonra bize döndü, Dolmabahçe önlerinde demirli bulunan yabancı zırhlıları göstererek dedi ki; ''Bu sersem adamlar işte böyle. Yalnız demire, çeliğe ve silah gücüne dayanırlar. Maddeden başka bir şey bilmezler. Bağımsızlık ve özgürlük uğrunda savaşa kararlı bir milletin kudret ve gücünü anlamaktan acizdirler. Biz silah ve cephane değil, ülkü, inan dolu kafa götürüyoruz.''
alıntıdır...